Bakan Soylu'dan Kaşıkçı açıklaması

Gündem 18.10.2018 - 16:09, Güncelleme: 13.10.2020 - 17:05 3357+ kez okundu.
 

Bakan Soylu'dan Kaşıkçı açıklaması

İçişleri Bakanı Soylu, Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın kaybolmasını "2 Ekim olayı" olarak nitelendirerek, konunun sadece Türkiye'yi ilgilendiren bir mesele olmadığını belirtti.
Bakan Soylu'dan Kaşıkçı açıklaması ANKARA AA Editör Masası'na konuk olan ve gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na girdikten sonra bir daha kendisinden haber alınamamasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.       Bakan Soylu, Kaşıkçı'nın kaybolmasına ilişkin, "Buna tırnak içerisinde '2 Ekim olayı' diyebiliriz. Sadece bizi ilgilendiren bir mesele değil." dedi.   Bu meseleyi hukukun verdiği ölçüler içinde, şeffaf ve dünyaya açık şekilde yönettiklerini ve yönetmeye de devam ettiklerini aktaran Soylu, "Türkiye ilk dakikadan itibaren iki şeyi iyi bir meziyetle sergiledi; hukukun gereğini, ikincisi de soğukkanlılığı. Uluslararası sözleşmelere riayet etti, aynı zamanda da açık ve şeffaf adımlar attı." bilgisini verdi.   Soylu, olayla ilgili soruşturmayı yürüten savcılığın, Başkonsolosluk rezidansında arama yapılmasına ilişkin aldığı kararı hatırlatarak, uluslar arası anlaşmalar gereği bunun ilgili ülkenin onayıyla mümkün olduğuna işaret etti.   Süleyman Soylu, "Bir kabul var ama başlamasına yönelik adımda ortak bir mutabakat gerekir. Bu ortak mutabakat bekleniyor. Bu izin daha önce verilmiş olsaydı belki tartışmalar hiç oluşmayacaktı. Ortak mutabakat sağlandığı andan itibaren bu adım da gerçekleşir." ifadelerini kullandı.   "Herkes soruşturmanın sonucunu beklesin" Bakan Soylu, savcılığın talebine olumlu cevap verebilmenin ve bunu sağlayabilmenin Suudi Arabistan'ın onayıyla mümkün olduğunu, ilgili ülke bu onayı gösterdiği andan itibaren rezidansta da soruşturmaya yönelik adımların atılacağını bildirdi.   Gazeteci Kaşıkçı'nın kaybolmasının sadece dünyanın takip ettiği bir mesele olmadığının altını çizen Soylu, olayın aynı zamanda Türk hukukunun da imtihanı olduğunu söyledi.   Kaşıkçı'nın akıbeti konusunda kişisel kanaatleri olduğunu ancak bunları söyleyebilme kabiliyetine sahip olmadığını belirten Soylu, şunları kaydetti:   "Kanaatlerim kuvvetli ama bu, yargılamanın işidir. Bunların hepsi yargılama sonucunda ortaya çıkacaktır. Herkes soruşturmanın sonucunu beklesin. Bir soruşturmanın sonucunda gerek savcılık gerekse kolluk kuvvetleri bu konudaki araştırmanın sonucunu titizlikle ortaya koyarlar ve bütün dünyaya burada neyin olduğunu, ulaşabildilerse hangi delillere ulaştıklarını ortaya koyarlar. Bunun ötesinde bu meselede çok fazla söz tüketmek kanaatimce israftır."   Bakan Soylu, "ABD'nin Kaşıkçı olayını 'Suud'un hamisi' olarak sahiplendiği" iddiasına dair de "Beyan farklılıklarından aslında böyle bir çizgiye de girilemeyeceği apaçık ortadadır. Üç gün önce başka, üç gün sonra başka bir şey. Dünya kamuoyuna söyleyebileceğim en diri cümle şudur; herkes soruşturmanın sonucunu beklesin." değerlendirmesinde bulundu.       'Suriyelilerin ekonomimize katkısını iş adamları dillendirmiyor' Suriyeliler konusunda toplumdaki genel yaklaşımın nasıl olduğuyla ilgili bir soru üzerine Soylu, şunları söyledi:   "Çok olumsuz başladı ama bir alışma süreci devam ediyor. Suriyelilerin bizim ekonomimize de katkısını maalesef iş adamları dillendirmiyorlar. Ben göçle sorumlu bir bakanım, bunu söylemek zorundayım. Çalışma Bakanlığım döneminde iş adamları bize geldiler; 'Biz bunları kaçak çalıştırmayalım' dediler. 'Çok iyi olur' dedik. Sendikaların itirazına rağmen biz Suriyelilerin çalışması konusunda yasa çıkarttık. 'Siz yasa çıkartın biz bunların hepsini kayıt altına alacağız.' dediler ama sözlerinde durmadılar. Kusura bakmasınlar. Yani ben bu konuda çok daha fazla şey söylerim."   "Fırat'ın doğusunda da batısında da işimiz var" Soylu, "Terörle mücadelede gelinen çalışmalar hangi aşamada? Bölücü örgüt mensuplarının güvenlik kuvvetlerine füze kullandığı bilgisi doğru mu, doğruysa bu füzelerin menşei nedir?" soruları üzerine şunları kaydetti:   "Terörle mücadele sadece sahada mücadele meselesi değildir. Bu bir irade meselesidir. Bunun bir uluslararası aksı var, adamı rahat bırakmazlar. Bir karşılığı var. Şimdi Türkiye sadece dağlarda kahramanlarımızla birlikte terörle mücadele etmiyor. Bunu yapıyor, uluslararası zeminde bunun meşruiyetini çok güzel ortaya koyuyor. Bir de etrafımızdaki coğrafyada bunu çok iyi yönetiyor. Biz İdlib'i bilmezsek DEAŞ saldırıları konusunda çaresiz kalırız. Öyle kolay bir iş değil. 'Orada ne işimiz var, bizim şurada ne işimiz var?' diyenler var. Sadece iktidara muhalefet etmek için bu sözler söylenmez. Çünkü bunlar güvenlik meseleleri ve milli meselelerdir. Evet, bizim Afrin'de işimiz var. Eğer bomba Afrin'de hazırlanıyorsa, terör örgütü Afrin'de eğitiliyorsa, kendilerine göre kuzey, bize göre güneyde bir hat oluşturup, orada Türkiye'yi sınırlayacak bir çerçeve oluşturmaya çalışıyorlarsa bizim Afrin'de işimiz var. Bizim Fırat'ın doğusunda da batısında da işimiz var."   Dünyadaki yeni güvenlik konseptine göre, bir ülkenin güvenliğinin sadece kendi sınırları içerisinde başlamadığını, başka ülkelerin sınırlarından hatta başka ülkelerin merkezlerinden geçtiğini vurgulayan Soylu, "Terörün olduğu yerde, kaynağında kurutmaktır yeni konsept. Bu konsepte eğer biz ayak uyduramazsak, ayak uyduranların uyduları haline geliriz. Bizim ülkemize ve milletimize bunu yapmaya hakkımız yok. Keşke Rakka'ya girebilseydik, keşke oralara kadar gidebilseydik. Keşke orada olabilseydik. Bunun önemi bundan 3-5 yıl sonra daha fazla anlaşılacaktır. Bunu sağlayan bir Türkiye, terörü önleyici bir Türkiye olarak ortaya çıkar. Geçen sene aileleri üzerinden ikna yöntemiyle 170 teröristi Türkiye'ye getirdik ve adalete teslim ettik. Örgütten kaçtılar bunlar. Kendileri teslim olanlar değil, kendileri teslim olanlar ayrı. Bu sene de 119 sayısına ulaştık. Yani terör örgütü Türkiye'den 70 kişiyi ikna etti, dağa götürdü. Biz 119 kişiyi ikna ettik, Türkiye'ye getirdik." diye konuştu.       "Binlerce tır mühimmatı Amerika gönderiyor oraya" Soylu, terörü ortadan kaldırmak için tek bir yöntem kullanılmadığına dikkati çekerek, konuşmasına şöyle devam etti:   "Bir taraftan İHA'larımız, bir taraftan SİHA'larımız, bir taraftan ATAK helikopterlerimiz, bir taraftan sınır ötesi operasyonlarımız, bir taraftan terörün finansmanına yönelik kayyum belediyeler. Ne olacak, 31 Mart'tan sonra birtakım belediyelerin HDP'ye geçeceği söyleniyor, diyelim ki geçti. Ne yapacakları belli, dedikleri şu; '31 Mart'tan sonra belediyeler bizde, eğer burada çalışmak istiyorsanız ailenizden bir kişiyi şimdi dağa gönderin'. Şimdi ben devletim, ne yapmam lazım, seyredelim mi? Tekrar eski günlere geri mi dönelim. 'Sen nasıl dağa gittin diye soruyoruz?'. Yüzlerce, binlerce ifade var; 'Ben partinin ilçe binasına gittim, buradan beni aldılar, sınıra getirdiler, sınırda şu şahsa verdiler, o beni öbür tarafa geçirdi'. Şimdi bunu sağlayan bir yapıyı engellemek için millet bize vazife verdi. Millet bize başka bir şey için vazife vermedi ki. Oturmuşlar Kandil'de, acaba 31 Mart seçimlerinde muhtar kimi belirleriz hesabını yapıyorlar. Benim görevim 31 Mart'tan sonra değil, devlet olarak bizim görevimiz 31 Mart'tan önce adımı atabilmektir. İşin doğrusu bu. Onların muhtar belirlemeden, PKK ile iltisaklı ve irtibatlı muhtarları belirleyip ona göre adım atabilmektir."   Bazı ülkelerin bölücü terör örgütüne mühimmat ve moral desteği verdiğine işaret eden Soylu, "Terör örgütü bu mücadeleyi nereden alıyor? Çok basit; AT-4 füzesini kim veriyorsa ondan. Binlerce tır mühimmatı Amerika gönderiyor oraya. Kimse göndermiyor. Bu sadece mühimmat göndermek değil. Terör örgütüne moral sağlamaktır, moral desteği vermektir. Yani sadece mühimmatla baş edersiniz, teröristi etkisiz hale getirirsiniz, bunları yaparız. Ama o moral destek... Amerika gibi bir ülke, İçişleri Bakanına, Adalet Bakanına yaptırım uyguluyor, terör örgütüne de destek sağlıyor. Şimdi bunu hangi akılla izah edersiniz? İster yaptırsın, ister yaptırmasın çok büyük bir ehemmiyeti yok." diye konuştu.   '205 bin düzensiz göçmen yakalandı' Soylu, düzensiz göç rakamlarına ilişkin bilgi verirken, "2015'te 8 bin 500 kişi adalara geçiyordu, 2017'de 79, şu an ilk on ayda 86, yıl sonu itibarıyla yine 80'lerde kalır. Geçen sene Türkiye 175 bin düzensiz göçmen yakaladı. Şu anda 205 bin düzensiz göçmen yakaladık." diye konuştu.   "4 bin 832 organizatör var" Bakan Soylu, düzensiz göçle mücadele kapsamında, 4 bin 382 organizatör ve 205 bin 523 düzensiz göçmenin yakalandığını bildirdi. Göçmen kaçakçılığında geçen yıl Ukraynalı organizatörlerin olduğunu şimdi ise bir kısmının Iraklı, bir kısmının da Suriyelilerden oluştuğunu söyledi.   Türk güvenlik güçlerinin düzensiz göçle mücadelede gösterdiği üstün performansa dikkati çeken Soylu, Türkiye'nin bu konuda gösterdiği gayreti Yunanistan tarafının göstermediğini vurguladı.   Soylu, Yunanistan'ın bu konuda Avrupa'dan daha fazla maddi destek almaya çalıştığını, bu durumu kabul etmenin Türkiye'nin çabalarına haksızlık olacağını kaydetti.       '371 üst düzey terörist etkisiz hale getirildi' Terör örgütleriyle mücadelede, üst düzey yöneticilere yönelik bir hedefleme yapıldığını belirten Soylu, "Biz bu hedeflemede bugün ciddi bir şekilde başarı ortaya koyduk. Sığınağından barınağına kadar, kırmızı renklisinden, yeşil, gri, mavi renklisine kadar terör örgütünü psikolojik ve fiziki olarak çok büyük bir hüsrana uğrattık ve uğratmaya da devam ediyoruz." ifadesini kullandı.   Soylu, 95'i bu yıl olmak üzere, bugüne kadar toplam 371 üst düzey teröristin de etkisiz hale getirildiğini hatırlattı.   Terör örgütüne destek verenlerin tespit edildiğini ve gereğinin yapıldığını aktaran Soylu, "Kamuoyu çok bilmiyor ama Diyarbakır'da birtakım iş yerlerine, PKK'ya direkt finans sağlayan iş yerlerine kayyum atadık. Bunu sağlamaya devam edeceğiz. Yani terör örgütüyle iltisakı, irtibatı, desteği olan kim varsa buna ait önlemeyi yapmak, devlet olarak ve hukukun gereği olarak bizim temel görevimizdir." diye konuştu.   'Elimizdeki en kuvvetli operasyonlar ardışık ve ankesörlü arama işi' Türkiye'nin, FETÖ ile mücadelesinin hangi aşamada olduğuna ilişkin soruyu da cevaplayan Soylu, Türkiye'nin diğer terör örgütleriyle eş zamanlı olarak FETÖ ile mücadelesini de başarılı şekilde devam ettirdiğini hatırlattı.   Bakan Soylu, itiraf ve ifadeler üzerinden operasyonlara devam edildiğine işaret ederek, şunları kaydetti:   "Şu anda elimizdeki en kuvvetli operasyonlar ardışık ve ankesörlü arama işidir. ByLock operasyonlarından daha ciddi operasyonlardır ve devam ediyor. Yargı, kolluk kuvvetleri burada omuz omuza büyük mücadele vermektedir. Bunu bitirdiğimiz andan itibaren, Türkiye'deki FETÖ tehlikesi tamamen ortadan kalkacaktır. Bunu çok net şekilde söylüyorum."   "Bu konuda mesele devletin kontrolü altındadır" Yapılan operasyonlarla, devletin içerisindeki FETÖ bağlantılarının tamamen temizleneceğini vurgulayan Soylu, şöyle devam etti:   "Ankesör ve ardışık aramalarla bağlantılı çok enteresan bir şey var, burada yakaladıklarımızdan yüzde 30'un üzerindeki itirafta bulunuyor ve 'Evet' diyor 'Biz böyleyiz' diyor. Başka bir yüzde 30 daha söyleyeyim, bunların yüzde 30'u da daha önceki meselelerde, 1-2 yıllık meselelerde de bu işin içerisindeler. Yani çok önemli bir alana, verimli bir araziye girildi ve orada da çok iyi bir sonuç alınıyor. Burada da titiz çalışılıyor. Kılı kırk yararak yanlış bir iş yapmamak için, elimizdeki bu verimli araziyi de tüketmemek için arkadaşlarımız çok önemli bir çalışma ortaya koyuyorlar."   Soylu, Adalet Bakanlığı ve tüm yargı mensuplarıyla birlikte FETÖ'ye karşı omuz omuza ciddi bir mücadele ortaya koyduklarını vurgulayarak, "Milletimiz şunu iyi bilsin, bu konuda mesele devletin kontrolü altındadır." ifadesini kullandı.   'Bin 170 nüfus memuru alınacak' Nüfus İşleri Genel Müdürlüğünce işlemleri yapılan kimlik, ehliyet ve pasaportlara ilişkin bir soru üzerine Soylu, "Aslında bir çılgınlık yaptık." değerlendirmesini yaptı.   Kimlik, ehliyet ve pasaportların üçünü bir arada Nüfus İşleri Genel Müdürlüğüne geçirdiklerini anlatan Soylu, "Bir tarafta dükkanı kapattık emniyette, nüfusta dükkanı açtık. Bin 170 nüfus memuru alıyoruz. Bugün yarın biter, bir ay içerisinde inşallah başlarlar. Bu önemli bir şey. Bütün hazırlıklarını yaptık." diye konuştu.   "Vatandaşımız temiz bir taksiye binecek" Soylu, taksicilere ve stokçulara yönelik şikayetler üzerine yayınlanan genelgelere vatandaşların ve valiliklerin dönüşlerine ilişkin de bilgi verdi.   Denetlemelerin esnaf odalarıyla beraber yapıldığını, onların da bu durumdan memnuniyet duyduğunu vurgulayan Soylu, taksicilere yönelik şikayetler üzerine genelge yayınladıklarını hatırlattı. Bu konuyla ilgili atılan adımların herkesi sevindireceğini anlatan Soylu, şöyle konuştu:   "Attığımız adımlar taksicilerimizin de vatandaşımızın da hoşuna gidecek. Bunu özellikle gerçekleştireceğiz. Yakın bir zamanda göreceksiniz, 'bu gerekliydi' diyeceksiniz. Bu gerekli olan adımı da atacağız. Bu denetlemelerin nasıl olduğunu da hep birlikte göreceğiz. Vatandaşımız taksiye bindiği zaman temiz, kendisine en yüksek nezaketle davranılan taksiye binecek. Rızık Allah'tandır. Uzun mesafe kısa mesafe diye bir şey mi var?"       '50 bin torbacı cezaevinde' Soylu, hükümetin uyuşturucuyla mücadele konusunda topyekün çalışma yürüttüğüne işaret ederek, geçmişte oluşturulan "okulların etrafında uyuşturucu satılıyor" algısının ciddi bir kanaat olduğunu ve tehlikenin boyutunu ortaya koyduğunu söyledi.   Güvenlik birimlerine uyuşturucuyla etkin mücadele edilmesi talimatı verdiğini hatırlatan Soylu, bunun arkasında uyuşturucuya bağlı ölümlerin artmasının olduğunu dile getirdi.   Soylu, 2013'te 232, 2014'de 497, 2015'te 590, 2016'da 920, 2017'de 941 kişinin, bu yılın 7 ayında da 119 kişinin doğrudan uyuşturucu kullanımından hayatını kaybettiğini aktararak, bu konuda ciddi telaşa kapıldığını vurguladı.   "Trendci bir adamım. Bu trend tehlikeli bir trend. Yükseliyor ve bir anda arttı." diyen Soylu, bunun üzerine yoğunlaştırılan operasyonlar neticesinde bu yıl tutuklanan sayısının 17 bin 57'ye ulaştığını belirtti. Soylu, "Bu az bir rakam değil. Şu an 50 bin torbacı cezaevinde." diye konuştu.   Sosyal medya tepkisi Sosyal medyada infiale yol açan Atatürk'e hakaret içerikli video ile bazı çocuklara yönelik cinsel içerikli tacizde bulunup, çektiği görüntüleri yayınlayan kişilere karşı gerekli yasal işlemlerin yapıldığını, bu konuda kolluk kuvvetleri ve savcılıkların dikkatli davrandığını ifade eden Soylu, şunları kaydetti:   "Atatürk büstüne gidip, bu büstün üzerinden toplumun kesimlerini tahrik edebilmek üzere, herkesi birbirine kamplaştırabilmek adına yapılan provokasyonlara elbet seyirci kalınmaz. Biz bunun hukuk olarak gereğini yapıyoruz. Ama vatandaşımızın da bunu bilmeye hakkı var."   '5 bin polisi trafiğe vereceğiz' "250 bin polis ve 100 bin jandarmaya trafiğin dışında bundan sonra ceza kesebilme ve uyarabilme yetkiniz var." dediklerini hatırlatan Soylu, son bir ayda "kemer takma" ve "telefon kullanımı" konusundaki denetlemelerin 10 kat arttığını dile getirdi.   "285 motosikleti trafiğe veriyoruz, bu sene 5 bin polisi trafiğe vereceğiz, yıllardan beri artmıyordu. Şu anda 2 bin 800'ünü tamamladık, eğitimleri de bitti." diyen Soylu, meydana gelen bir kazanın bütün mühendisliğini çıkarabildiklerine değindi.   "Hırsızlık meselesinde önemli bir mesafe aldık" Soylu, özellikle hırsızlık meselesinde önemli bir mesafe alındığının altını çizerek, "2017'de ilk 9 ayda Ankara'da günde 30 hırsızlık oluyordu. Şimdi 10 hırsızlık oluyor. Bunda da bekçilerimizin büyük payı vardır. 30'dan 10'a düştü. Bunu, Ankara'da yaşayan vatandaşlarımız da günlük hayatlarında hissediyorlardır. İstanbul'da 78'di, şu anda 57. Onu da aşağıya çekeceğiz. İzmir'de 19'du, şu anda 8." dedi.  
İçişleri Bakanı Soylu, Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın kaybolmasını "2 Ekim olayı" olarak nitelendirerek, konunun sadece Türkiye'yi ilgilendiren bir mesele olmadığını belirtti.

Bakan Soylu'dan Kaşıkçı açıklaması

ANKARA

AA Editör Masası'na konuk olan ve gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na girdikten sonra bir daha kendisinden haber alınamamasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

 

 

 

Bakan Soylu, Kaşıkçı'nın kaybolmasına ilişkin, "Buna tırnak içerisinde '2 Ekim olayı' diyebiliriz. Sadece bizi ilgilendiren bir mesele değil." dedi.

 

Bu meseleyi hukukun verdiği ölçüler içinde, şeffaf ve dünyaya açık şekilde yönettiklerini ve yönetmeye de devam ettiklerini aktaran Soylu, "Türkiye ilk dakikadan itibaren iki şeyi iyi bir meziyetle sergiledi; hukukun gereğini, ikincisi de soğukkanlılığı. Uluslararası sözleşmelere riayet etti, aynı zamanda da açık ve şeffaf adımlar attı." bilgisini verdi.

 

Soylu, olayla ilgili soruşturmayı yürüten savcılığın, Başkonsolosluk rezidansında arama yapılmasına ilişkin aldığı kararı hatırlatarak, uluslar arası anlaşmalar gereği bunun ilgili ülkenin onayıyla mümkün olduğuna işaret etti.

 

Süleyman Soylu, "Bir kabul var ama başlamasına yönelik adımda ortak bir mutabakat gerekir. Bu ortak mutabakat bekleniyor. Bu izin daha önce verilmiş olsaydı belki tartışmalar hiç oluşmayacaktı. Ortak mutabakat sağlandığı andan itibaren bu adım da gerçekleşir." ifadelerini kullandı.

 

"Herkes soruşturmanın sonucunu beklesin"

Bakan Soylu, savcılığın talebine olumlu cevap verebilmenin ve bunu sağlayabilmenin Suudi Arabistan'ın onayıyla mümkün olduğunu, ilgili ülke bu onayı gösterdiği andan itibaren rezidansta da soruşturmaya yönelik adımların atılacağını bildirdi.

 

Gazeteci Kaşıkçı'nın kaybolmasının sadece dünyanın takip ettiği bir mesele olmadığının altını çizen Soylu, olayın aynı zamanda Türk hukukunun da imtihanı olduğunu söyledi.

 

Kaşıkçı'nın akıbeti konusunda kişisel kanaatleri olduğunu ancak bunları söyleyebilme kabiliyetine sahip olmadığını belirten Soylu, şunları kaydetti:

 

"Kanaatlerim kuvvetli ama bu, yargılamanın işidir. Bunların hepsi yargılama sonucunda ortaya çıkacaktır. Herkes soruşturmanın sonucunu beklesin. Bir soruşturmanın sonucunda gerek savcılık gerekse kolluk kuvvetleri bu konudaki araştırmanın sonucunu titizlikle ortaya koyarlar ve bütün dünyaya burada neyin olduğunu, ulaşabildilerse hangi delillere ulaştıklarını ortaya koyarlar. Bunun ötesinde bu meselede çok fazla söz tüketmek kanaatimce israftır."

 

Bakan Soylu, "ABD'nin Kaşıkçı olayını 'Suud'un hamisi' olarak sahiplendiği" iddiasına dair de "Beyan farklılıklarından aslında böyle bir çizgiye de girilemeyeceği apaçık ortadadır. Üç gün önce başka, üç gün sonra başka bir şey. Dünya kamuoyuna söyleyebileceğim en diri cümle şudur; herkes soruşturmanın sonucunu beklesin." değerlendirmesinde bulundu.

 

 

 

'Suriyelilerin ekonomimize katkısını iş adamları dillendirmiyor'

Suriyeliler konusunda toplumdaki genel yaklaşımın nasıl olduğuyla ilgili bir soru üzerine Soylu, şunları söyledi:

 

"Çok olumsuz başladı ama bir alışma süreci devam ediyor. Suriyelilerin bizim ekonomimize de katkısını maalesef iş adamları dillendirmiyorlar. Ben göçle sorumlu bir bakanım, bunu söylemek zorundayım. Çalışma Bakanlığım döneminde iş adamları bize geldiler; 'Biz bunları kaçak çalıştırmayalım' dediler. 'Çok iyi olur' dedik. Sendikaların itirazına rağmen biz Suriyelilerin çalışması konusunda yasa çıkarttık. 'Siz yasa çıkartın biz bunların hepsini kayıt altına alacağız.' dediler ama sözlerinde durmadılar. Kusura bakmasınlar. Yani ben bu konuda çok daha fazla şey söylerim."

 

"Fırat'ın doğusunda da batısında da işimiz var"

Soylu, "Terörle mücadelede gelinen çalışmalar hangi aşamada? Bölücü örgüt mensuplarının güvenlik kuvvetlerine füze kullandığı bilgisi doğru mu, doğruysa bu füzelerin menşei nedir?" soruları üzerine şunları kaydetti:

 

"Terörle mücadele sadece sahada mücadele meselesi değildir. Bu bir irade meselesidir. Bunun bir uluslararası aksı var, adamı rahat bırakmazlar. Bir karşılığı var. Şimdi Türkiye sadece dağlarda kahramanlarımızla birlikte terörle mücadele etmiyor. Bunu yapıyor, uluslararası zeminde bunun meşruiyetini çok güzel ortaya koyuyor. Bir de etrafımızdaki coğrafyada bunu çok iyi yönetiyor. Biz İdlib'i bilmezsek DEAŞ saldırıları konusunda çaresiz kalırız. Öyle kolay bir iş değil. 'Orada ne işimiz var, bizim şurada ne işimiz var?' diyenler var. Sadece iktidara muhalefet etmek için bu sözler söylenmez. Çünkü bunlar güvenlik meseleleri ve milli meselelerdir. Evet, bizim Afrin'de işimiz var. Eğer bomba Afrin'de hazırlanıyorsa, terör örgütü Afrin'de eğitiliyorsa, kendilerine göre kuzey, bize göre güneyde bir hat oluşturup, orada Türkiye'yi sınırlayacak bir çerçeve oluşturmaya çalışıyorlarsa bizim Afrin'de işimiz var. Bizim Fırat'ın doğusunda da batısında da işimiz var."

 

Dünyadaki yeni güvenlik konseptine göre, bir ülkenin güvenliğinin sadece kendi sınırları içerisinde başlamadığını, başka ülkelerin sınırlarından hatta başka ülkelerin merkezlerinden geçtiğini vurgulayan Soylu, "Terörün olduğu yerde, kaynağında kurutmaktır yeni konsept. Bu konsepte eğer biz ayak uyduramazsak, ayak uyduranların uyduları haline geliriz. Bizim ülkemize ve milletimize bunu yapmaya hakkımız yok. Keşke Rakka'ya girebilseydik, keşke oralara kadar gidebilseydik. Keşke orada olabilseydik. Bunun önemi bundan 3-5 yıl sonra daha fazla anlaşılacaktır. Bunu sağlayan bir Türkiye, terörü önleyici bir Türkiye olarak ortaya çıkar. Geçen sene aileleri üzerinden ikna yöntemiyle 170 teröristi Türkiye'ye getirdik ve adalete teslim ettik. Örgütten kaçtılar bunlar. Kendileri teslim olanlar değil, kendileri teslim olanlar ayrı. Bu sene de 119 sayısına ulaştık. Yani terör örgütü Türkiye'den 70 kişiyi ikna etti, dağa götürdü. Biz 119 kişiyi ikna ettik, Türkiye'ye getirdik." diye konuştu.

 

 

 

"Binlerce tır mühimmatı Amerika gönderiyor oraya"

Soylu, terörü ortadan kaldırmak için tek bir yöntem kullanılmadığına dikkati çekerek, konuşmasına şöyle devam etti:

 

"Bir taraftan İHA'larımız, bir taraftan SİHA'larımız, bir taraftan ATAK helikopterlerimiz, bir taraftan sınır ötesi operasyonlarımız, bir taraftan terörün finansmanına yönelik kayyum belediyeler. Ne olacak, 31 Mart'tan sonra birtakım belediyelerin HDP'ye geçeceği söyleniyor, diyelim ki geçti. Ne yapacakları belli, dedikleri şu; '31 Mart'tan sonra belediyeler bizde, eğer burada çalışmak istiyorsanız ailenizden bir kişiyi şimdi dağa gönderin'. Şimdi ben devletim, ne yapmam lazım, seyredelim mi? Tekrar eski günlere geri mi dönelim. 'Sen nasıl dağa gittin diye soruyoruz?'. Yüzlerce, binlerce ifade var; 'Ben partinin ilçe binasına gittim, buradan beni aldılar, sınıra getirdiler, sınırda şu şahsa verdiler, o beni öbür tarafa geçirdi'. Şimdi bunu sağlayan bir yapıyı engellemek için millet bize vazife verdi. Millet bize başka bir şey için vazife vermedi ki. Oturmuşlar Kandil'de, acaba 31 Mart seçimlerinde muhtar kimi belirleriz hesabını yapıyorlar. Benim görevim 31 Mart'tan sonra değil, devlet olarak bizim görevimiz 31 Mart'tan önce adımı atabilmektir. İşin doğrusu bu. Onların muhtar belirlemeden, PKK ile iltisaklı ve irtibatlı muhtarları belirleyip ona göre adım atabilmektir."

 

Bazı ülkelerin bölücü terör örgütüne mühimmat ve moral desteği verdiğine işaret eden Soylu, "Terör örgütü bu mücadeleyi nereden alıyor? Çok basit; AT-4 füzesini kim veriyorsa ondan. Binlerce tır mühimmatı Amerika gönderiyor oraya. Kimse göndermiyor. Bu sadece mühimmat göndermek değil. Terör örgütüne moral sağlamaktır, moral desteği vermektir. Yani sadece mühimmatla baş edersiniz, teröristi etkisiz hale getirirsiniz, bunları yaparız. Ama o moral destek... Amerika gibi bir ülke, İçişleri Bakanına, Adalet Bakanına yaptırım uyguluyor, terör örgütüne de destek sağlıyor. Şimdi bunu hangi akılla izah edersiniz? İster yaptırsın, ister yaptırmasın çok büyük bir ehemmiyeti yok." diye konuştu.

 

'205 bin düzensiz göçmen yakalandı'

Soylu, düzensiz göç rakamlarına ilişkin bilgi verirken, "2015'te 8 bin 500 kişi adalara geçiyordu, 2017'de 79, şu an ilk on ayda 86, yıl sonu itibarıyla yine 80'lerde kalır. Geçen sene Türkiye 175 bin düzensiz göçmen yakaladı. Şu anda 205 bin düzensiz göçmen yakaladık." diye konuştu.

 

"4 bin 832 organizatör var"

Bakan Soylu, düzensiz göçle mücadele kapsamında, 4 bin 382 organizatör ve 205 bin 523 düzensiz göçmenin yakalandığını bildirdi. Göçmen kaçakçılığında geçen yıl Ukraynalı organizatörlerin olduğunu şimdi ise bir kısmının Iraklı, bir kısmının da Suriyelilerden oluştuğunu söyledi.

 

Türk güvenlik güçlerinin düzensiz göçle mücadelede gösterdiği üstün performansa dikkati çeken Soylu, Türkiye'nin bu konuda gösterdiği gayreti Yunanistan tarafının göstermediğini vurguladı.

 

Soylu, Yunanistan'ın bu konuda Avrupa'dan daha fazla maddi destek almaya çalıştığını, bu durumu kabul etmenin Türkiye'nin çabalarına haksızlık olacağını kaydetti.

 

 

 

'371 üst düzey terörist etkisiz hale getirildi'

Terör örgütleriyle mücadelede, üst düzey yöneticilere yönelik bir hedefleme yapıldığını belirten Soylu, "Biz bu hedeflemede bugün ciddi bir şekilde başarı ortaya koyduk. Sığınağından barınağına kadar, kırmızı renklisinden, yeşil, gri, mavi renklisine kadar terör örgütünü psikolojik ve fiziki olarak çok büyük bir hüsrana uğrattık ve uğratmaya da devam ediyoruz." ifadesini kullandı.

 

Soylu, 95'i bu yıl olmak üzere, bugüne kadar toplam 371 üst düzey teröristin de etkisiz hale getirildiğini hatırlattı.

 

Terör örgütüne destek verenlerin tespit edildiğini ve gereğinin yapıldığını aktaran Soylu, "Kamuoyu çok bilmiyor ama Diyarbakır'da birtakım iş yerlerine, PKK'ya direkt finans sağlayan iş yerlerine kayyum atadık. Bunu sağlamaya devam edeceğiz. Yani terör örgütüyle iltisakı, irtibatı, desteği olan kim varsa buna ait önlemeyi yapmak, devlet olarak ve hukukun gereği olarak bizim temel görevimizdir." diye konuştu.

 

'Elimizdeki en kuvvetli operasyonlar ardışık ve ankesörlü arama işi'

Türkiye'nin, FETÖ ile mücadelesinin hangi aşamada olduğuna ilişkin soruyu da cevaplayan Soylu, Türkiye'nin diğer terör örgütleriyle eş zamanlı olarak FETÖ ile mücadelesini de başarılı şekilde devam ettirdiğini hatırlattı.

 

Bakan Soylu, itiraf ve ifadeler üzerinden operasyonlara devam edildiğine işaret ederek, şunları kaydetti:

 

"Şu anda elimizdeki en kuvvetli operasyonlar ardışık ve ankesörlü arama işidir. ByLock operasyonlarından daha ciddi operasyonlardır ve devam ediyor. Yargı, kolluk kuvvetleri burada omuz omuza büyük mücadele vermektedir. Bunu bitirdiğimiz andan itibaren, Türkiye'deki FETÖ tehlikesi tamamen ortadan kalkacaktır. Bunu çok net şekilde söylüyorum."

 

"Bu konuda mesele devletin kontrolü altındadır"

Yapılan operasyonlarla, devletin içerisindeki FETÖ bağlantılarının tamamen temizleneceğini vurgulayan Soylu, şöyle devam etti:

 

"Ankesör ve ardışık aramalarla bağlantılı çok enteresan bir şey var, burada yakaladıklarımızdan yüzde 30'un üzerindeki itirafta bulunuyor ve 'Evet' diyor 'Biz böyleyiz' diyor. Başka bir yüzde 30 daha söyleyeyim, bunların yüzde 30'u da daha önceki meselelerde, 1-2 yıllık meselelerde de bu işin içerisindeler. Yani çok önemli bir alana, verimli bir araziye girildi ve orada da çok iyi bir sonuç alınıyor. Burada da titiz çalışılıyor. Kılı kırk yararak yanlış bir iş yapmamak için, elimizdeki bu verimli araziyi de tüketmemek için arkadaşlarımız çok önemli bir çalışma ortaya koyuyorlar."

 

Soylu, Adalet Bakanlığı ve tüm yargı mensuplarıyla birlikte FETÖ'ye karşı omuz omuza ciddi bir mücadele ortaya koyduklarını vurgulayarak, "Milletimiz şunu iyi bilsin, bu konuda mesele devletin kontrolü altındadır." ifadesini kullandı.

 

'Bin 170 nüfus memuru alınacak'

Nüfus İşleri Genel Müdürlüğünce işlemleri yapılan kimlik, ehliyet ve pasaportlara ilişkin bir soru üzerine Soylu, "Aslında bir çılgınlık yaptık." değerlendirmesini yaptı.

 

Kimlik, ehliyet ve pasaportların üçünü bir arada Nüfus İşleri Genel Müdürlüğüne geçirdiklerini anlatan Soylu, "Bir tarafta dükkanı kapattık emniyette, nüfusta dükkanı açtık. Bin 170 nüfus memuru alıyoruz. Bugün yarın biter, bir ay içerisinde inşallah başlarlar. Bu önemli bir şey. Bütün hazırlıklarını yaptık." diye konuştu.

 

"Vatandaşımız temiz bir taksiye binecek"

Soylu, taksicilere ve stokçulara yönelik şikayetler üzerine yayınlanan genelgelere vatandaşların ve valiliklerin dönüşlerine ilişkin de bilgi verdi.

 

Denetlemelerin esnaf odalarıyla beraber yapıldığını, onların da bu durumdan memnuniyet duyduğunu vurgulayan Soylu, taksicilere yönelik şikayetler üzerine genelge yayınladıklarını hatırlattı. Bu konuyla ilgili atılan adımların herkesi sevindireceğini anlatan Soylu, şöyle konuştu:

 

"Attığımız adımlar taksicilerimizin de vatandaşımızın da hoşuna gidecek. Bunu özellikle gerçekleştireceğiz. Yakın bir zamanda göreceksiniz, 'bu gerekliydi' diyeceksiniz. Bu gerekli olan adımı da atacağız. Bu denetlemelerin nasıl olduğunu da hep birlikte göreceğiz. Vatandaşımız taksiye bindiği zaman temiz, kendisine en yüksek nezaketle davranılan taksiye binecek. Rızık Allah'tandır. Uzun mesafe kısa mesafe diye bir şey mi var?"

 

 

 

'50 bin torbacı cezaevinde'

Soylu, hükümetin uyuşturucuyla mücadele konusunda topyekün çalışma yürüttüğüne işaret ederek, geçmişte oluşturulan "okulların etrafında uyuşturucu satılıyor" algısının ciddi bir kanaat olduğunu ve tehlikenin boyutunu ortaya koyduğunu söyledi.

 

Güvenlik birimlerine uyuşturucuyla etkin mücadele edilmesi talimatı verdiğini hatırlatan Soylu, bunun arkasında uyuşturucuya bağlı ölümlerin artmasının olduğunu dile getirdi.

 

Soylu, 2013'te 232, 2014'de 497, 2015'te 590, 2016'da 920, 2017'de 941 kişinin, bu yılın 7 ayında da 119 kişinin doğrudan uyuşturucu kullanımından hayatını kaybettiğini aktararak, bu konuda ciddi telaşa kapıldığını vurguladı.

 

"Trendci bir adamım. Bu trend tehlikeli bir trend. Yükseliyor ve bir anda arttı." diyen Soylu, bunun üzerine yoğunlaştırılan operasyonlar neticesinde bu yıl tutuklanan sayısının 17 bin 57'ye ulaştığını belirtti. Soylu, "Bu az bir rakam değil. Şu an 50 bin torbacı cezaevinde." diye konuştu.

 

Sosyal medya tepkisi

Sosyal medyada infiale yol açan Atatürk'e hakaret içerikli video ile bazı çocuklara yönelik cinsel içerikli tacizde bulunup, çektiği görüntüleri yayınlayan kişilere karşı gerekli yasal işlemlerin yapıldığını, bu konuda kolluk kuvvetleri ve savcılıkların dikkatli davrandığını ifade eden Soylu, şunları kaydetti:

 

"Atatürk büstüne gidip, bu büstün üzerinden toplumun kesimlerini tahrik edebilmek üzere, herkesi birbirine kamplaştırabilmek adına yapılan provokasyonlara elbet seyirci kalınmaz. Biz bunun hukuk olarak gereğini yapıyoruz. Ama vatandaşımızın da bunu bilmeye hakkı var."

 

'5 bin polisi trafiğe vereceğiz'

"250 bin polis ve 100 bin jandarmaya trafiğin dışında bundan sonra ceza kesebilme ve uyarabilme yetkiniz var." dediklerini hatırlatan Soylu, son bir ayda "kemer takma" ve "telefon kullanımı" konusundaki denetlemelerin 10 kat arttığını dile getirdi.

 

"285 motosikleti trafiğe veriyoruz, bu sene 5 bin polisi trafiğe vereceğiz, yıllardan beri artmıyordu. Şu anda 2 bin 800'ünü tamamladık, eğitimleri de bitti." diyen Soylu, meydana gelen bir kazanın bütün mühendisliğini çıkarabildiklerine değindi.

 

"Hırsızlık meselesinde önemli bir mesafe aldık"

Soylu, özellikle hırsızlık meselesinde önemli bir mesafe alındığının altını çizerek, "2017'de ilk 9 ayda Ankara'da günde 30 hırsızlık oluyordu. Şimdi 10 hırsızlık oluyor. Bunda da bekçilerimizin büyük payı vardır. 30'dan 10'a düştü. Bunu, Ankara'da yaşayan vatandaşlarımız da günlük hayatlarında hissediyorlardır. İstanbul'da 78'di, şu anda 57. Onu da aşağıya çekeceğiz. İzmir'de 19'du, şu anda 8." dedi.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve taka61.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.