Türkiye alternatifsiz bir ülke değil, bunu herkesin bilmesi gerekir
Türkiye alternatifsiz bir ülke değil, bunu herkesin bilmesi gerekir
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’na ilişkin bir basın toplantısı düzenledi. Gündemdeki gelişmelere dair açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, basın mensuplarının sorularını da cevapladı.
Türkiye alternatifsiz bir ülke değil, bunu herkesin bilmesi gerekir
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Türkiye alternatifsiz bir ülke değil, bunu herkesin bilmesi gerekir”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısına ilişkin düzenlediği basın toplantısında, ABD Senatosu’nun F35 uçaklarıyla ilgili kararına ilişkin soru üzerine, “Böyle bir yaptırım uygulamayı düşünenlerin, her şeyden önce bu ilişkiye nasıl zarar vereceklerini dikkate almaları gerekir. Türkiye kolay kolay gözden çıkarılacak bir ülke değildir, yani bunu herkesin bilmesi gerekir. F-35’ler konusu olur, başka mevzular olur, Türkiye alternatifsiz de değildir” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’na ilişkin bir basın toplantısı düzenledi. Gündemdeki gelişmelere dair açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, basın mensuplarının sorularını da cevapladı.
“TÜRKİYE KOLAY KOLAY GÖZDEN ÇIKARILACAK BİR ÜLKE DEĞİLDİR”
Soru: “Efendim, biraz önce siz de değindiniz ABD’yle Türkiye arasında Rahip Brunson krizi. Şayet Amerika Birleşik Devletleri Türkiye’ye karşı bir yaptırım kararı alırsa, bu noktada F-35 savaş uçakları konusunda ABD Senatosunun aldığı bir mevcut mevcut, böyle bir yaptırım kararı gelirse Türkiye’nin şüphesiz ki bazı adımları olacak. Bu noktada, dün Millî Güvenlik Kurulunda, bugün yapılan toplantıda herhangi bir konu gündeme geldi mi, yaptırım noktasında Türkiye ne gibi adımlar atacak?”
İbrahim Kalın: “Şimdi öncelikle şunu söyleyeyim arkadaşlar: Yaptırım dilini bir tehdit unsuru hâline getirerek Türkiye’ye yüklenmenin hiç kimseye bir faydası olmayacaktır, Türkiye ilkeli duruşundan asla vazgeçmeyecektir, bunu çok net bir şekilde tekrar ifade etmek isterim.
F-35’lerin Türkiye’ye iade edilmemesi gibi bir konuyu Kongre’de gündeme getirenlerin şunu da bilmesi gerekir: Bu, uluslararası çok ortaklı bir projedir. Bu sadece Amerika Birleşik Devletleri’nin tek başına yürüttüğü bir proje de değildir, burada 10-12 tane ülke vardır, Türkiye de bu projeye ortak olmuş ülkelerden birisidir. Biz şu ana kadar bu proje kapsamında yaklaşık 900 milyon dolarlık bu projeye bir ödeme de yaptık. Ve bildiğiniz gibi ilk F-35 de Türk pilotlarına orada teslim edildi, onların eğitim süreci şu anda devam ediyor. Bunu engellemeye dönük, geciktirmeye dönük ya da Türkiye’ye verilmesini engellemeye dönük bir adım atılması hâlinde, Türkiye’nin her şeyden önce başvuracağı bir hukuk yolu vardır, tahkim vardır, çünkü yapılmış anlaşmalar var. Gerekçe olarak ortaya konan mesele ise, Türkiye’de devam eden bir yargı konusudur. Şimdi aynı gerekçeyle biz de Amerika Birleşik Devletleri’nde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına dönük yürütülen yargı süreçlerini, mahkeme süreçlerini gerekçe göstererek benzer tutumlar içerisine girebiliriz, ama biz işin bu noktaya gelmesini arzu etmiyoruz. Böyle bir yaptırım uygulamayı düşünenlerin, her şeyden önce bu ilişkiye nasıl zarar vereceklerini dikkate almaları gerekir. Türkiye kolay kolay gözden çıkarılacak bir ülke değildir, yani bunu herkesin bilmesi gerekir. F-35’ler konusu olur, başka mevzular olur, Türkiye alternatifsiz de değildir, bunu da açık ve net bir şekilde söyleyeyim.
Bu Rahip Brunson meselesiyle ilgili olarak da devam eden yargı sürecine herkesin saygı durması gerekir. Bu bir yargı sürecidir, dışarıdan talimatla Türk yargısına şunu-bunu yapın gibi birtakım talimatların verilmesi zaten söz konusu değildir, dolayısıyla bunu açık ve net bir şekilde tekrar ifade edeyim. Böyle bir adım atılması durumunda da Türkiye’nin planları hazırdır, gereli mukabelede mutlaka bulunuruz.
Öte yandan, bununla ilgili diplomasi sürecinin devam ettiğini de ifade etmeliyim, Dışişleri Bakanımızın, benim mevkidaşlarımızla yürüttüğümüz birtakım müzakereler, görüşmeler de devam ediyor. Bizim beklentimiz, arzumuz, bunun bu diplomasi kanalları yoluyla çözülmesidir. Yani bu konuyu Amerika’da iç siyaset malzemesi yaparak Türk-Amerikan ilişkilerine zarar verecek, yeni bir güven bunalımına neden olacak adımlardan kaçınmalarını da Amerika dostlarımıza tavsiye ederiz.”
“İKİ ÜLKE İLİŞKİLERİNİ ZEHİRLEYECEK ADIMLARDAN KAÇINILMALI”
Soru: “Müsaadenizle bir ek yapabilir miyim? Tam da bu nokta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la ABD Başkanı Trump arasında bir görüşme olacak mı yakın zamanda?
Bir de şunu sormak isterim: Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’yla Pompeo arasında da bir görüşme olacak mı?”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Bildiğiniz gibi, Cumhurbaşkanımızın pek çok devlet başkanıyla, Sayın Trump da dâhil olmak üzere dönem dönem ihtiyaca binaen telefon görüşmeleri olabilir. Geçtiğimiz hafta bildiğiniz gibi biz Güney Afrika’dayken bir telefon görüşmesi oldu. Bugün-yarın planlanan bir görüşme yok, ama dediğim gibi gelişmeler ışığında bu düşünülebilir, planlanabilir.
Sayın Dışişleri Bakanımızın da Sayın Pompeo’yla birkaç telefon görüşmesi oldu, benim Sayın Bolton’la birkaç telefon görüşmem oldu gene bu konuyla ilgili. Bu hafta içerisinde Dışişleri Bakanımızın Sayın Pompeo’yla gene bir görüşmesi olacak. Demin bahsettiğim bu diplomasi trafiği devam ediyor derken kast ettiğim şey de bu trafik, bu elbette devam edecek. Bunu zehirleyecek, bunu engelleyecek ya da boşa çıkartacak adımlardan kaçınmalarını da Amerikalı yetkililere tavsiye ederiz.”
“ABD, YPG-PYD TERÖR ÖRGÜTLERİYLE HER TÜRLÜ İLİŞKİSİNİ SONLANDIRMALI”
Soru: “Efendim, aynı başlıkta devam ediyorum müsaadenizle. Bu gerilim özellikle Münbiç’teki ortak yol haritası konusunda bir aksamaya, erteleme ya da takvimde bir değişikliğe yol açacak mı acaba?”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Yok, öyle bir beklentimiz yok. Zaten bu konuyla ilgili askerden askere bir temas trafiği var, gerek Millî Savunma Bakanımız, gerek Genelkurmay Başkanımız bu konuyu mevkidaşlarıyla görüşmeye devam ediyorlar. Münbiç planı tasarlandığı şekilde uygulanmaya devam ediyor. Onun bir takvimi biliyorsunuz, belli unsurları var, bunlar adım adım hayata geçiriliyor, bu bizim için tabi ki memnuniyet verici bir şey. Bu gerilimin Münbiç eylem planını olumsuz yönde etkilememesi bizim beklentimizdi, şu ana kadar da bu yönde bir adım görmedik.
Ama şunun da altını çizeyim: Münbiç anlaşması doğru yolda atılmış bir adımdır, ama sürecin tamamını ifade etmiyor. Bizim beklentimiz, Amerika Birleşik Devletleri’nin PYD, YPG terör örgütüyle her tür angajmanını sonlandırmasıdır. Suriye’nin geleceği açısından da, Türkiye’nin güvenliği açısından da, Türk-Amerikan ilişkileri açısından da olması gereken budur. Zaten madem DEAŞ’la mücadele denen süreç sona erdi, DEAŞ tehdidi ortadan kalktı bir yıl, iki yıl öncesine göre, o zaman artık Amerika Birleşik Devletleri’nin YPG’yle, PYD’yle iş birliğini devam ettirmesini gerektirecek bir gerekçe de ortada bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu çerçevede, dediğim gibi gerek Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanması, gerek Türkiye’nin güvenliğinin garanti altına alınması, gerekse de Türk-Amerikan ilişkilerindeki bu pürüzün ortadan kaldırılması için yapılması gereken, Amerika Birleşik Devletleri’nin YPG, PYD terör örgütleriyle her türlü ilişkisini sonlandırmasıdır.”
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.