Serebral palsi hastası Kenan'ın yaşam mücadelesi

Sağlık 29.06.2018 - 12:03, Güncelleme: 13.10.2020 - 17:05 3681+ kez okundu.
 

Serebral palsi hastası Kenan'ın yaşam mücadelesi

- Trabzon'da, doktorların "iki yıl yaşarsa mucize olur" dedikleri Kenan Keleş, 10 yıldır hayata tutunuyor - Yatağa bağımlı 23 yaşındaki gence anne ve babası adeta bebek gibi bakıyor - Baba Remzi Keleş: "Doktorlar, oğlum için 'bir yıl yaşar ya da yaşamaz, iki yıl yaşarsa mucize olur' dediler. Kenan'ın içecek suyu varmış ki şimdiye kadar yaşadı. Biz de hastalığına çare aramaya devam ediyoruz" - Anne Sevim Keleş: "Bebekken bir sıkıntısı olunca ağlardı, sesi çıkardı şimdi ağlama sesi bile yok. Oğlum şimdi daha çok bebek. Sürekli takip edeceksin"
Serebral palsi hastası Kenan'ın yaşam mücadelesi     TRABZON (AA) - TUĞBA YARDIMCI - Trabzon'da, doktorların doktorların "iki yıl yaşarsa mucize olur" dedikleri serebral palsi hastası Kenan Keleş, 10 yıldır yaşam mücadelesi veriyor.   Arsin ilçesine bağlı Yeniköy Mahallesi'nde yaşayan Remzi (58) ve Sevim Keleş (58) çiftinin 23 yaşındaki oğulları Kenan Keleş, yaklaşık 10 yıl önce yutkunma, ses kısıklığı, el ve ayaklarında kasılma sorunu yaşamaya başladı.     Keleş çifti, o dönem 13 yaşında olan ortaokul üçüncü sınıf öğrencisi oğullarını, Trabzon ve Ankara'da çeşitli hastanelere götürdü. Yapılan tetkiklerin ardından Kenan Keleş'e, vücut hareketlerini ve kas koordinasyonunu kalıcı şekilde etkileyen nörolojik bir hastalık olan serebral palsi tanısı konuldu.     Keleş, hastalık belirtilerinin ortaya çıkmasından kısa süre sonra konuşma ve yürüme yetisini kaybetti.   Hayatını 10 yıldır yatağa bağımlı sürdüren 23 yaşındaki gence, anne ve babası adeta bebek gibi bakıyor.   - Baba Keleş: "Allah bize sağlık verdikçe ona bakmaya devam edeceğiz"     Baba Remzi Keleş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, oğlunun sağlıklı bir çocukluk dönemi geçirdiğini söyledi. Serebral palsi hastalığı dolayısıyla oğlunun sağlığını büyük ölçüde kaybettiğini belirten Keleş, çok zor günler yaşadıklarını anlattı Yaklaşık 6 ay yoğun bakımda kalan oğullarının tedavisini evde sürdürdüklerini ifade eden Keleş, "Kasılmalara bağlı olarak el ve ayaklarında şekil bozukluğu meydana gelen oğlum yürüyemiyor ve konuşamıyor. Kenan 24 saat annesiyle benim gözetimimde. Günün büyük bölümünü oksijen makinesine bağlı geçiriyor, midesine yerleştirilen beslenme tüpü yardımıyla besleniyor." diye konuştu.       Doktorların, oğulları için 'Bir yıl yaşar ya da yaşamaz, iki yıl yaşarsa mucize olur' dediklerini belirten Keleş, şöyle devam etti:     "Kenan'ın içecek suyu varmış ki şimdiye kadar yaşadı. Biz de hastalığına çare aramaya devam ediyoruz. Allah bize sağlık verdikçe ona bakmaya devam edeceğiz. Hastalığın ortaya çıkması, bizi adeta şoke etti ama oğlum için daha da zor. Doğuştan olsa yaşam şartlarından haberi olmazdı ama Kenan'ın her şeyden haberi vardı. Emsallerini görüyor, bilinci yerinde, o da gezmek, görmek istiyor. Mesela araba sürmeye çok hevesi vardı."  Kenan'ın üç çocuğundan en küçüğü olduğunu belirten Keleş, oğlunun hasta olmadan önce akşamları annesi ve kendisine çay demlediği günleri gözleri dolarak anlattı. Keleş, hastaya bakmanın elbette zorlukları bulunduğunu ancak insanın evladını ne olursa olsun bırakamayacağını, oğlunun "canı ciğeri" olduğunu vurguladı.     Oğlunun ihtiyaç, istek ya da anlatmak istediklerini zaman zaman tahta üzerine yazılı alfabeden yardım alarak öğrendiklerini aktaran Keleş, "İnsan hasta olur yedirirsin, içirirsin, bakımını yaparsın, yatar. Bu öyle değil, 24 saat başında bekleyeceksin çünkü oksijen makinesi yardımıyla nefes alıyor. Makinenin bağlı olduğu boğazındaki hortumu aspire edeceksin, ilacını vereceksin, temizliğini yapacaksın. Yüzündeki sineği bile sen kaçıracaksın çünkü hareketleri çok kısıtlı. Bu şekilde bakım yapman lazım, yapmazsan zaten üç günde yara olur her tarafı." ifadelerini kullandı.      - Anne Keleş: "Hiç değilse konuşabilse"     Oğlunu, "Bebeğim, aşkım, canım" diye seven anne Sevim Keleş ise evlat sevgisini tarif etmenin zor olduğunu söyledi. Keleş, oğlu yemek yemediği zaman üzüldüğünü dile getirerek, "Yediğinde de tıkanıyor, kusması oluyor yani her türlü sıkıntısı var. Bebekken bir sıkıntısı olunca ağlardı, sesi çıkardı şimdi ağlama sesi bile yok. Oğlum şimdi daha çok bebek. Sürekli takip edeceksin." dedi. Oğluna zaman zaman, "Kenan sana bakabiliyor muyuz?" diye sorduğunu anlatan Keleş, oğlunun eliyle "Evet" anlamında işaret yaptığını ifade etti. Keleş, oğlunun sağlığına kavuşması için dua ettiğini belirterek, "Hiç değilse konuşabilse. Konuşan, yürüyen daha kolay bakılır. En basitinden bir yeri kaşınsa bir saat arayıp bulacaksın, neresi kaşınıyor diye. Televizyonda izlediklerini anlatıyor harfleri göstererek. Allah kimsenin evladını hasta etmesin." diye konuştu. Evde bakım desteğinden yararlandıklarını dile getiren Keleş, bu imkan dolayısıyla devlet yetkililerine teşekkür etti. Keleş, oğlunun yatağının başucunda Türk bayrağı ile taraftarı olduğu Trabzonspor'un bayrağının bulunduğunu, Kenan'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı çok sevdiğini sözlerine ekledi.  
- Trabzon'da, doktorların "iki yıl yaşarsa mucize olur" dedikleri Kenan Keleş, 10 yıldır hayata tutunuyor - Yatağa bağımlı 23 yaşındaki gence anne ve babası adeta bebek gibi bakıyor - Baba Remzi Keleş: "Doktorlar, oğlum için 'bir yıl yaşar ya da yaşamaz, iki yıl yaşarsa mucize olur' dediler. Kenan'ın içecek suyu varmış ki şimdiye kadar yaşadı. Biz de hastalığına çare aramaya devam ediyoruz" - Anne Sevim Keleş: "Bebekken bir sıkıntısı olunca ağlardı, sesi çıkardı şimdi ağlama sesi bile yok. Oğlum şimdi daha çok bebek. Sürekli takip edeceksin"

Serebral palsi hastası Kenan'ın yaşam mücadelesi

 
 

TRABZON (AA) - TUĞBA YARDIMCI - Trabzon'da, doktorların doktorların "iki yıl yaşarsa mucize olur" dedikleri serebral palsi hastası Kenan Keleş, 10 yıldır yaşam mücadelesi veriyor.  

Arsin ilçesine bağlı Yeniköy Mahallesi'nde yaşayan Remzi (58) ve Sevim Keleş (58) çiftinin 23 yaşındaki oğulları Kenan Keleş, yaklaşık 10 yıl önce yutkunma, ses kısıklığı, el ve ayaklarında kasılma sorunu yaşamaya başladı.

 

 

Keleş çifti, o dönem 13 yaşında olan ortaokul üçüncü sınıf öğrencisi oğullarını, Trabzon ve Ankara'da çeşitli hastanelere götürdü. Yapılan tetkiklerin ardından Kenan Keleş'e, vücut hareketlerini ve kas koordinasyonunu kalıcı şekilde etkileyen nörolojik bir hastalık olan serebral palsi tanısı konuldu.

 

 

Keleş, hastalık belirtilerinin ortaya çıkmasından kısa süre sonra konuşma ve yürüme yetisini kaybetti.  

Hayatını 10 yıldır yatağa bağımlı sürdüren 23 yaşındaki gence, anne ve babası adeta bebek gibi bakıyor.

 

- Baba Keleş: "Allah bize sağlık verdikçe ona bakmaya devam edeceğiz"

 

 

Baba Remzi Keleş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, oğlunun sağlıklı bir çocukluk dönemi geçirdiğini söyledi.

Serebral palsi hastalığı dolayısıyla oğlunun sağlığını büyük ölçüde kaybettiğini belirten Keleş, çok zor günler yaşadıklarını anlattı

Yaklaşık 6 ay yoğun bakımda kalan oğullarının tedavisini evde sürdürdüklerini ifade eden Keleş, "Kasılmalara bağlı olarak el ve ayaklarında şekil bozukluğu meydana gelen oğlum yürüyemiyor ve konuşamıyor. Kenan 24 saat annesiyle benim gözetimimde. Günün büyük bölümünü oksijen makinesine bağlı geçiriyor, midesine yerleştirilen beslenme tüpü yardımıyla besleniyor." diye konuştu.  

 

 

Doktorların, oğulları için 'Bir yıl yaşar ya da yaşamaz, iki yıl yaşarsa mucize olur' dediklerini belirten Keleş, şöyle devam etti:

 

 

"Kenan'ın içecek suyu varmış ki şimdiye kadar yaşadı. Biz de hastalığına çare aramaya devam ediyoruz. Allah bize sağlık verdikçe ona bakmaya devam edeceğiz. Hastalığın ortaya çıkması, bizi adeta şoke etti ama oğlum için daha da zor. Doğuştan olsa yaşam şartlarından haberi olmazdı ama Kenan'ın her şeyden haberi vardı. Emsallerini görüyor, bilinci yerinde, o da gezmek, görmek istiyor. Mesela araba sürmeye çok hevesi vardı." 

Kenan'ın üç çocuğundan en küçüğü olduğunu belirten Keleş, oğlunun hasta olmadan önce akşamları annesi ve kendisine çay demlediği günleri gözleri dolarak anlattı.

Keleş, hastaya bakmanın elbette zorlukları bulunduğunu ancak insanın evladını ne olursa olsun bırakamayacağını, oğlunun "canı ciğeri" olduğunu vurguladı.

 

 

Oğlunun ihtiyaç, istek ya da anlatmak istediklerini zaman zaman tahta üzerine yazılı alfabeden yardım alarak öğrendiklerini aktaran Keleş, "İnsan hasta olur yedirirsin, içirirsin, bakımını yaparsın, yatar. Bu öyle değil, 24 saat başında bekleyeceksin çünkü oksijen makinesi yardımıyla nefes alıyor. Makinenin bağlı olduğu boğazındaki hortumu aspire edeceksin, ilacını vereceksin, temizliğini yapacaksın. Yüzündeki sineği bile sen kaçıracaksın çünkü hareketleri çok kısıtlı. Bu şekilde bakım yapman lazım, yapmazsan zaten üç günde yara olur her tarafı." ifadelerini kullandı. 

 

 

- Anne Keleş: "Hiç değilse konuşabilse"

 

 

Oğlunu, "Bebeğim, aşkım, canım" diye seven anne Sevim Keleş ise evlat sevgisini tarif etmenin zor olduğunu söyledi.

Keleş, oğlu yemek yemediği zaman üzüldüğünü dile getirerek, "Yediğinde de tıkanıyor, kusması oluyor yani her türlü sıkıntısı var. Bebekken bir sıkıntısı olunca ağlardı, sesi çıkardı şimdi ağlama sesi bile yok. Oğlum şimdi daha çok bebek. Sürekli takip edeceksin." dedi.

Oğluna zaman zaman, "Kenan sana bakabiliyor muyuz?" diye sorduğunu anlatan Keleş, oğlunun eliyle "Evet" anlamında işaret yaptığını ifade etti.

Keleş, oğlunun sağlığına kavuşması için dua ettiğini belirterek, "Hiç değilse konuşabilse. Konuşan, yürüyen daha kolay bakılır. En basitinden bir yeri kaşınsa bir saat arayıp bulacaksın, neresi kaşınıyor diye. Televizyonda izlediklerini anlatıyor harfleri göstererek. Allah kimsenin evladını hasta etmesin." diye konuştu.

Evde bakım desteğinden yararlandıklarını dile getiren Keleş, bu imkan dolayısıyla devlet yetkililerine teşekkür etti.

Keleş, oğlunun yatağının başucunda Türk bayrağı ile taraftarı olduğu Trabzonspor'un bayrağının bulunduğunu, Kenan'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı çok sevdiğini sözlerine ekledi.  

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve taka61.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.