Spor yazarlarından Sivasspor - Trabzonspor maçı yorumları
Spor yazarlarından Sivasspor - Trabzonspor maçı yorumları
Spor Toto Süper Ligin 32. haftasında Trabzonspor deplasmanda Sivasspor ile 0-0 berabere kaldı.
NECMİ PEREKLİ
Her iki takım da birbirinden ürkerek ortada sanki alınması gereken puan yokmuş gibi "ne şiş yansın ne kebap" kavlince koşturdu durdu. Sahada 'heyecan' denilen bir şey yok. Futbolcular golü adeta dışarıdan gelmesi muhtemel birisinin atmasına umutlarını bağlamışlar(!) Trabzonspor kulübesinde de ne Abdullah hoca ne de başka birisinde 'heyecan, hırs, kazanma azmi' denilen hiçbir kıpırdanma görülmedi. Maçların bitmesine daha iki ay olmasına rağmen hepsi teslim bayrağını çekmiş gibiydi. Herkes alacaklarını garanti etmiş onun için didinip koşmaya kimseden bir gayret yok sanırım...
Gelelim maçta birkaç pozisyona... Nwakaeme başlarda kalenin dibine kadar sokuldu. Kaleci ile arasında iki metre var. Tamamen kapalı bir açı altında ceza sahasında üç de Trabzonsporlu bomboş bekliyorken topu kaleciye nişanladı. İnanın bizim zamanımızdaki hocalardan birisi olsun onu o anda dışarı alırdı.
Milli arada takımların daha da hırslanıp, kendilerine çeki düzen vereceği, hatalarını telafi edeceği ortaya daha kalite futbol koyacakları zannedilse de durumun hiç de öyle olmadığı görüldü. Trabzonspor'un orta sahası Bekasates, Yunus, Yusuf ile bu kadar kötüyken (sadece Abdulkadir bir şeyler ortaya koydu) rakip takım da bundan yararlanıp kazanamadı. Sivas'ta da 'futbol' adına bir şey yokmuş.
Önemli bir çıkış gösterip dördüncülüğe kadar tırmanan Trabzonspor'da neden geri vites devreye girdi? Sanırım; teknik ve idari yönetimin olur olmaz zamanlarda, transfer haberleri uçurması, elbette mevcut oyuncuların oynama şevkini olumsuz yönde etkiler.
Bir de dördüncülüğün kaptırılmasının mümkün gözükmemesi ve üst sıraları çıkma ihtimali de olmaması yelkenlerin suya inmesine yol açmış gibi gözüküyor. Bu istikrarsızlığın ve müsabaka içindeki ani form düşüklüğünün nedenini; fiziki yorgunluktan ziyade hocasından futbolcusuna kadar beyinlerdeki motivasyon yetersizliğinde aramak gerekir. Bunu çözmek de teknik ekibin görevi...
REHA KAPSAL
Sivas deplasmanı Trabzonspor'un yukarı ivmelenmesi açısından çok önemliydi. Yalnızca saha içi oyunları için değil ileri haftalarda oyuncuların motivasyonu ve konsantrasyonu açısından da alınacak galibiyet, gidecekleri hedef doğrultusunda bir maç galibiyetinden daha fazlasıydı. Savunmada Hüseyin, sağ bek olarak başladı, hiç ataklara çıkamadı, yeri geldiğinde 3'lü savunma gibi Edgar ve Hugo ile birlikte oynadı.
Avcı, Marlon'u orta sahada sahte bek gibi iç koridorda topla buluşturdu. Hatta buradan da daha fazla savunma arkası 'half-space'i topsuz bir şekilde uygulamasını istemiş, Nwakaeme'ye koridor açarak çizgide Sivassporlu Ahmet ile birebir oynaması için düşünülen bir plan, saha içinde yeteri kadar pratiğe dönüşemedi.
Bu bölge Trabzonspor'un hücumda baskın yeri olup, buradan hem topsuz hem de topla beraber kendi sol koridorunu kullanıp, sonuca gitmek istedi. Dizilişte güçlü bir orta sahada Parmak 6 numara, Yunus ile Bakasetas iki tane 8 numara gibi oynadı. Yunus, geçtiğimiz yılları boş olduğundan kendini toparlayamadığı gibi Avcı'nın kazanma ısrarı yüzünden hem hücumda hem de savunmada hiçbir katkı sağlamadığı gibi sayısal olarak Trabzonspor'u eksik bıraktı. Yunus'u 8 numara gibi oynatarak Bakasetas'ın da hücum etkinliği daha azalıyor.
Bakasetas gibi bir oyuncunun rakip ceza sahasına yapacağı koşular, taşıyacağı toplar metrajı da böylece uzamış oluyor Yalnız Avcı'nın Yunus sevdası, Bakasetas'ın da yanlış yerde oynatılması, Trabzonspor'un hücum gücünü etkiliyor. Oyuna Flavio ile başlanıp, hatta Baker'a bile şans verebilir. Bu oyuncular, gelecek senenin planlaması içinde olmayabilir ama şu anki kadro yapısında özellikle forvette eksik oyuncular olduğundan orta saha üçlüsü Parmak-Baker-Flavio, santrfor Ekuban, solda Nwakaeme, sağda da Bakasetas gibi daha oyunun merkezinden 4-3-2-1 gibi oyun tercihi de olabilirdi.
Hem sağ tarafta Hüseyin hücuma çıkmıyor, hem de Yusuf Sarı'nın yetersizliği eklenince bu oyunu daha kenarlardan değil de daha takımın omurgasını ortadan hücum edecek ve bu merkezde de rakip yarı alanda ve kaleye yakın etkili oyuncuların da yer aldığı saha içi formasyonu da olabilirdi. Eğer böyle bir oyuncunuz varsa top ayağınızdayken nasıl bir oyun kurgunuz olacak, bunu belirlemesi gerekir Avcı'nın... Bir de buna verilen şansı iyi kullanamayan Yusuf Sarı'nın oyunu da eklenince hücumdaki etkisizlik ve organizasyonluk daha fazla görüldü.
Hugo, Edgar ve Uğurcan'ın yüksek konsantrasyonla oynadığı oyuna diğer arkadaşları da ayak uydurmalı. Maçları kazanırsınız, kaybedersiniz ama takımın genelinde bu kadar coşkusuzluk ve isteksizliğin çok oyuncuda saha içinde görülmesi bordo-mavililer adına oyundan daha fazla düşündürücü olandı. Sanki lig bitmiş, tatil moduna çok erken girmiş bir oyuncu topluluğu saha içinde vardı.
Oyuncuların yalnız takımlarının hedefi kadar bireysel hedefi ve performans başarısı da önemlidir. Yarıştan geri kalmak oyuncunun saha içindeki vurdumduymazlığını açıklayacak bir durum değil. Avcı'nın taktik teknik üzerine değil bu konuda da oyuncularını daha fazla saha içine 'odaklaması' gerekir.
Trabzon HABERİ
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.