Galatasaray - Trabzonspor maçını Erman Toroğlu ve Yunus Emre Sel yorumladı
Galatasaray - Trabzonspor maçını Erman Toroğlu ve Yunus Emre Sel yorumladı
Galatasaray - Trabzonspor maçını Erman Toroğlu ve Yunus Emre Sel yorumladı
Galatasaray - Trabzonspor maçını Erman Toroğlu ve Yunus Emre Sel yorumladı
Trabzon HABERİ
ERMAN TOROĞLU - ŞAMPİYONLUĞUN YARIM İLAMI Çok nadir seyredilebilecek bir maçtı. Ne isterseniz vardı, aşk, ihtiras, goller, üzüntüler, sevinçler… Galatasaray ilk yarıda her hattıyla iyi oynadı. Maçı 3-0'a getirebilirlerdi. Özellikle kaleci Uğurcan Çakır, arkadaşına çarpıp gelen o topu kontrpiyede kalmasına rağmen çıkardı. Bence maçın dönüm noktasıydı. 2-0 olsaydı ne olurdu? Trabzonspor için kesinlikle iyi olmazdı. Peki ilk yarı Trabzonspor neden kötüydü? Hiçbir futbolcu birbirine yardım etmedi, baskı yapamadılar, futbol kavgası yapamadılar, ikili mücadeleleri kaybettiler, nadir kazandıkları topları da rakibe verdiler. Takım olarak kötü oynadılar.
Galatasaray da takım olarak ilk yarı bayağı iyi işler yaptı. Ama ikinci golü atamadıkları için maçı bitiremediler. İkinci yarı başladı. Bu sefer Trabzonspor rakibe baskı yapmaya başladı. Baktılar ki ilk yarıdaki oyunla bu stattan çıkamayacaklar, daha çok baskı yapıp top kazanmaya başladılar. Bu işleri yaparken rakip de kendilerine müthiş yardım etti. Galatasaray iki tane gol yedi ki evlere şenlik… Öncelikle kazanamıyorsan kaybetme. Defansta bu kadar üst üste hata yaparsanız ve rakibe top kaptırırsanız olacağı bu. Bu maç bence Trabzonspor'un şampiyonluğunun yarım ilamıdır!
"Kaleci yarım takımdır" deriz değil mi? Maç 1-1… Taylan'a topu atıyorsun, Taylan top tekniği çok yüksek bir oyuncu değil. O topu ona atmayacaksın. Feghouli'ye, Babel'e atabilirsin ama Taylan'a atamazsın. İşte atarsan kaptırır, karşıda da Visca diye bir adam varsa golü kalende görürsün. Diyorum ya tecrübe farklı bir şey. Hakem için zor maçtı. Zemin ağırdı. Galatasaray'ın kazandığı penaltıyı görüp kendisi verse daha iyi olurdu. Onun haricinde ayağa basma pozisyonları var ama böyle bir maçı mümkün olduğu kadar oynatmaya çalıştı. Öyle olduğu halde iki taraf futbolcularından da dokunduğun zaman bazıları bas bas yerlerde bağırıyorlardı. Mesela G.Saray'da Ömer'in olduğu gibi…
Yalnız şu dikkatimi çekiyor; Gençlerbirliği'nden Trabzonspor'a gelen Berat Özdemir. Şöyle bir dikkatle izliyorum. Hiç üstüne koymuyor. Yahu kardeşim yanında Bakasetas, Nwakaeme, Hamsik gibi adamlar var. Artık onlardan bir şeyler kap. Ama sen hala olduğun yerde sayıyorsun. Böyle gidersen bu takımda ilk 11'de yer bulamazsın. Her maç üzerine koyman lazım. Saç rengini değiştirmekle futbol oynanmıyor. Önce oyun kaliteni geliştir, saçından önce! Sahada saç renginle fark edilme, oyun kalitenle fark edil.
YUNUS EMRE SEL - BÜYÜLÜ SONUÇ! Galibiyete rağmen sorulması gereken ilk soruyla başlayalım: Geçtiğimiz hafta Giresunspor karşısında alınan beraberlik sonrası Cornelius, "İlk 60 dakika bizim için boşa harcanmış oldu" açıklamasında bulunmuştu. Galatasaray ile oynanan maçın da ilk 45 dakikası Trabzonspor'a adına boşa harcanmış bir süre oldu. Şampiyonluk yarışı veren bir takımın bu kadar zamanı çöpe atacak lüksü var mı? İlk yarıdaki oyunun Trabzonspor adına anlatılacak bir artısı yok gibiydi. Ne Visca, ne Bakasetas ne de Nwakaeme alması gereken sorumlulukları bu süre içerisinde almadı. Almadıkları gibi savunmaya yardım noktasında da eksik kaldılar.
Bir taraftan yıldız oyuncuların formsuzluğu bir taraftan Hamsik'in eksikliği ve sakat ve cezalıların çok olduğu haftada üç yerli kuralındaki zorunluluk Trabzonspor için işlerin pek de istenildiği gibi gitmediği zaman dilimini aynı haftaya toplamış gibiydi. Yine de karşılaşmanın ikinci yarısının özellikle ilk 15 dakikasındaki değişiklikler sonrası Trabzonspor maçı çevirebilecek hatta öne geçecek fırsatları dahi yakaladı. Trabzonspor'un bu dakikalarda maçı hızlandırma denemeleri, sahada kendisinden başka hiçbir unsurun futbol oynamaya ve oynatmaya niyeti olmamasına takıldı.
Oyuna adeta ilahi bir müdahale oldu, Trabzonspor'un oyunda kalma arzusu, rakibe karşı direnci, verdiği mücadele adeta büyülü bir şekilde netice verdi. Önce Bakasetas'ın Fatih Sultan Mehmed'in Şahi toplarından çıkan gülleler gibi Galata surlarını sarstığına şahit olduk. Baka böylelikle eleştirilere cevap verdi ve nihayet rahatladı. Ardından Visca'nın armağanı olan golü geldi. Bu gol gerçekten oyuna tutkuyla bağlanan herkesin sevindiği bir gol oldu diye düşünüyorum, Galatasaraylıların bile.
Trabzonspor'un kötü başladığı bir maçı böylesine müthiş bir romansla çevirişine şahit olmak futbolseverler için ne kadar mutluluk vericiyse, Galatasaray'ın sertliğine ve sadece saha içi değil top toplayıcıların da dahil olduğu bir zaman geçirme çabasına şahit olmak da Türk futbolu adına üzücüydü. .(sabah gazetesi)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.