Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu asil millet bunları yutmaz

Genel (AA) - Anadolu Ajansı | 15.03.2023 - 15:59, Güncelleme: 15.03.2023 - 15:59 4024+ kez okundu.
 

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu asil millet bunları yutmaz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Önce vatanım ve milletim diyen herkesle iş birliği yapmanın, ortak bir zeminde buluşmanın yollarını arayacağız." diye konuştu. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda, Şanlıurfa ve Adıyaman'da bu sabah yaşanan sel felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet, selden etkilenen ve adeta afet üstüne afet yaşayan vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini iletti.
Bakanların, ekiplerin çalışmaları koordine ettiğini belirten Erdoğan, "Rabbim beterinden korusun." ifadesini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan felaketler, hafızalarda ne sıkı muhafaza edilirse onlardan çıkartılacak derslerin o derece güçlü olacağa işaret ederek, Türkiye'nin 6 Şubat sabahına son bir asrın en büyük felaketiyle uyandığını, çok geniş bir etki alanın yanında 11 ilin 62 ilçesinde ağır yıkım ve can kaybına yol açan depremlerin büyüklüklerinin 7,7 ve 7,6 olarak ölçüldüğünü anımsattı. Yeryüzüne 7 kilometre gibi oldukça yakın bir mesafede ve yoğun yerleşim alanlarının altında gerçekleşen bu depremlerin şiddetinin, benzer büyüklükteki örnekleriyle kıyas edilemeyecek kadar güçlü olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti: "İlk depremleri takip eden ve sayısı 16 bin 300'e yaklaşan artçı sarsıntılardan 45'i 5 ila 6, 532'si 4 ile 5 büyüklüğü arasındaydı. Bir başka ifadeyle felaket bölgesi neredeyse 600'e yakın müstakil deprem büyüklüğünde artçıyla sarsılmayı sürdürdü. Depreme ağır kış şartlarının yaşandığı günlerde yakalandık buna rağmen devlet ve millet olarak felaket haberini alır almaz yıkımın ve kışın zorluklarını aşarak deprem bölgesine koştuk. Bakanlarımız felaketten birkaç saat sonra depremin vurduğu şehirlerimize ulaşarak çalışmaları koordine etmeye başladı. Bölgedeki idari kapasiteyi, diğer şehirlerden mülki idare amirlerimizle, sahada görev yapan birimlerin personeliyle destekledik. AFAD'dan madencilerimize kadar ülkemizdeki tüm arama kurtarma ekiplerini, uluslararası yardım çağrımıza binen 90 ülkeden gelen arama kurtarma ekiplerini, tüm ekipman ve personeliyle belediyelerimizi, askerlerimizi, polislerimizi, jandarmalarımızı, bekçilerimizi, sağlıkçılarımızı, karayolcularımızı, ormancılarımızı DSİ'cilerimizi, sivil toplum kuruluşlarımızı ve gönüllülerimizi, velhasıl böyle bir felakette ihtiyaç duyulacak kim varsa herkesi bölgeye yönlendirdik." "Hep beraber Türkiye Yüzyılı'nın inşasını sürdüreceğiz" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sadece arama kurtarma ekibi olarak 35 bini aşkın personeli bölgeye yönlendirdiklerini ifade ederek, yardım ve destek ekipleriyle 272 bin kamu görevlisinin, gönüllü vatandaşlarla yaklaşık yarım milyon insanın depremzedelerimizin imdadına koştuğuna dikkati çekti. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Her sınıftan 18 bin iş makinesiyle lojistik hizmetlerinde çalışan on binlerce kamyon ve tırıyla, acil ihtiyaçları karşılayacak her türlü malzemesiyle ülkemizin ve milletimizin tüm imkanlarını seferber ettik. Ancak yıkım öylesine büyüktü ki her binaya tek bir arama kurtarma personeli bile göndersek aynı anda hepsine yetişebilmek mümkün değildi. Halbuki öyle yerler vardı ki yüzlerce arama kurtarma personelinin birlikte çalışması gerekiyordu. Türkiye, bu depremde dünyada bugüne kadar görülen en büyük arama kurtarma ekibini bir araya getirmiştir. Çalışmaların bu kadar kısa sürede tamamlanabilmesini de buna borçluyuz. Buna rağmen yıkıntılar altında kalan vatandaşlarımız ve onların yakınları, serzenişlerinde sonuna kadar haklıdır. Hepsinin de acılarını yürekten paylaşıyor, kollarımızı ve kalbimizi sonuna kadar kendilerine açıyoruz." Erdoğan, depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır diledi. Yıkıntıların altından çıkartıldıktan sonra tedavileri tamamlanan yaralılara geçmiş olsun dileklerini ileten Erdoğan, tedavisi halen sürenlere Allah'tan acil şifalar temennisinde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bize düşen, gönülleri teskin etmek, acıları paylaşmak, yaraları sarmak, evler başta olmak üzere maddi kayıpların telafisini yapmaktır. Milletimiz bu hasbi gayreti görmekte, depremzede vatandaşlarımız da yeni bir gelecek kurma çabamızda yanımızda yer almaktadır. Milletimizin metaneti, alicenaplığı, sağduyusu, bize olan muhabbeti ve güveni karşısında diyecek söz bulamıyoruz. İnşallah bu sevginin hakkını verecek, insanlarımıza mahcup olmayacağız. Yeter ki birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıkalım. Bunu başardığımız müddetçe deprem felaketinin yol açtığı yıkımların üstesinden gelerek, umutları çoğaltarak, ufukları açarak hep beraber Türkiye Yüzyılı'nın inşasını sürdüreceğiz." değerlendirmesinde bulundu. "Milletimiz asrın felaketi karşısında asrın dayanışmasını gösterdi" Ölenleri geri getirmenin ellerinde olmadığını ama geride kalan vatandaşları hayata bağlamak için yapılabilecek her şeyi yapmanın gayreti içinde olduklarını vurgulayan Erdoğan, öncelikle depremden en çok etkilenen 11 ilde evleri yıkılan, kullanılamaz hale gelen veya artçı sarsıntılar sebebiyle evlerine giremeyen 14 milyon insanın gıda ve barınma ihtiyaçlarını karşılamak için hızlı ve etkin bir organizasyon kurduklarını anlattı. Erdoğan, şöyle konuştu: "Sağ olsun milletimiz asrın felaketi karşısında asrın dayanışmasını gösterdi. Ülkemizin dört bir yanından ve yurt dışından gelen yüz binlerce ton malzemeyle deprem bölgesini yaşanılabilir hale getirdik. Kurduğumuz tahliye köprüleri ve kendi imkanlarıyla 3 milyonu aşkın insanımız bölge dışına gitti. Bunların bir kısmı okulların ve iş yerlerinin açılmasıyla geriye dönmeye başladı. Otelleri, misafirhaneleri, yurtları, boş evleri bu depremzedelerimizin barınmaları için hizmete açtık. Pek çok vatandaşımız yakınlarının, dostlarının evlerinde misafir ediliyor. Deprem bölgesinde kalan 2 milyon 400 bin insanımıza da kurduğumuz 433 bin çadırda, sayıları her geçen gün artan ve kısa sürede 100 bine çıkacak olan konteynerlerde, mahallindeki eğitim kurumları ve yurtlarda barınma imkanı sağladık. Her biri müstakil bir ilçe altyapısıyla inşa edilen konteyner kentleri yaygınlaştırarak çadırlarda kalan vatandaşlarımızı daha insani şartlara kavuşturmak için çalışıyoruz. Gerek yerli konteynerler gerekse Katar'dan gelen konteynerler bunların hepsi altyapısıyla süratle belirlenen yerlere yerleştiriliyor." Erdoğan, taşınma ve kira yardımlarıyla kendi barınma ihtiyaçlarını karşılayanlara yardımcı olduklarını, aile başına 10 bin liralık destek ödemesinden istifade eden depremzede sayısının 1,4 milyona yaklaştığını söyledi. Vefat edenlerin yakınlarına 100 bin lira destek ödemesi yapıldığını da aktaran Erdoğan, "Bölge genelinde her gün 3,7 milyon öğün sıcak yemek çıkartıyor, ayrıca kumanya ve kuru gıda paketi dağıtımıyla ihtiyacı karşılıyoruz. Psikososyal destek gruplarımız, 9 bin 500'ü aşkın personelleriyle bu zor günlerinde depremzedelerimizin yanında yer alıyor." diye konuştu. Üretimi ve istihdamı desteklemek adına esnaf, çiftçi ve sanayiciler için ayrı ayrı projeler hazırladıklarını, devreye soktuklarını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Açılan her iş yeriyle, her işletmeyle, her tesisle depremzede vatandaşlarımız şehrine dönmekte, şehrine sahip çıkmakta, hayatını yeniden düzene koymaktadır. Üretim ve istihdamı arttırmakla ilgili çalışmalar için her türlü desteği vermekte, her türlü kaynağı harekete geçirmekte kararlıyız. Depremde hasar gören yol, su, elektrik, doğal gaz, haberleşme altyapısını kurumlarımızın geceli-gündüzlü çalışmasıyla kısa sürede yeniden hizmet verebilir hale getirdik. Havalimanlarımızı, otoyolları, anayolları trafiğe açık tutarak, yardım ekiplerinin bölgeye gelişini, depremzedelerin de bölgeden tahliyesini kolaylaştırdık. Çocuklarımızın eğitim-öğretiminde kesinti olmaması için geçici barınma merkezlerinde okul öncesinden başlayarak her seviyede etkinlikler başlattık. Okullarımızı teker teker kontrol ederek, deprem şehirlerinde kademeli olarak 1 Mart'tan itibaren eğitim-öğretime açtık. Bu çerçevede okulların halen kapalı olduğu Adıyaman, Malatya, Kahramanmaraş ve Hatay'da da 27 Mart'tan itibaren şartları uygun binalarda eğitim öğretimi başlatmak için hazırlık yapıyoruz." "Sağlık hizmetleri kesintisiz veriliyor" Sağlıkçıların depremde gösterdikleri fedakarlıklara değinen Erdoğan, sağlıkçıların, depremden zarar gören hastanelerde verdikleri hizmetleri en yakındaki yerlerden başlayarak, çevre illere de taşıyarak sürdürdüklerini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sahra hastaneleri başta olmak üzere, kurulan geçici merkezlerle de vatandaşlara sağlık hizmetlerinin kesintisiz verildiğini vurguladı. Deprem felaketinin ardından başka illere taşınan ve nüfus kayıtlarını oraya aldıran vatandaşlarla ilgili bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayımlandığını anımsatan Erdoğan, şu bilgileri verdi: "Bu kararname ile depremin ardından adres kayıtlarını gittikleri yerlere aldıran vatandaşlarımızın, depremle ilgili kendilerine sağlanan haklarda herhangi bir kayba uğramayacaklarını güvence altına aldık. Vatandaşlarımızın 14 Mayıs seçimlerinde oy kullanabilmeleri için ister ev olsun, ister yurt, misafirhane, sosyal tesis, otel, öğretmenevi veya başka bir yer, hiç fark etmez, ikamet kayıtlarını oraya aldırmaları gerekiyor. Adres güncelleme işlemi e-devlet üzerinden veya nüfus müdürlükleri vasıtasıyla 17 Mart Cuma günü gece yarısına kadar tamamlanmalıdır. Deprem bölgesinde yaşayıp da evi dışında çadır kent, konteyner kent, kamu tesisi veya başka herhangi bir yerde yaşayan vatandaşlarımızın da aynı şekilde adres kayıtlarını, bulundukları yere taşımaları gerekiyor. Vatandaşlarımızı, milli iradenin sağlıklı bir şekilde tecellisine katkı vermek üzere, demokratik haklarını kullanabilmeleri, bu konuda herhangi bir kayba uğramamaları için adres güncellemelerini yapmaya davet ediyorum." "Hasar tespit çalışmalarında sona gelindi" Depremde yıkılan şehirleri 1 yıl içerisinde ayağa kaldırma sözü verdiklerini hatırlatan Erdoğan, hasar tespit çalışmalarında sona gelindiğini belirtti. Şu ana kadarki tespitlere göre önümüzdeki bir yıl içinde 319 bin konut, toplamda ise 650 bin konut yaparak hak sahiplerine teslim etmeyi planladıklarını anlatan Erdoğan, inşa edilecek evlerin özelliklerine ilişkin bilgileri paylaştı. Daha önce Van, Bingöl, Elazığ, Malatya, İzmir depremlerinde; Bartın, Kastamonu, Giresun sel afetlerinde; Antalya ve Muğla yangınlarında zarar gören konutları yapıp sahiplerine verdiklerini kaydeden Erdoğan, "Laf ola, beri gele yok. Biz icraatlarımızla konuşuyoruz. İnşallah 6 Şubat depremlerinde evi yıkılan ya da kullanılamaz hale gelen hiçbir vatandaşımızı mağdur etmeyeceğiz. Zemini sağlam yerlerde kuracağımız yerleşim yerleri yanında, mevcut şehirlerimizin tarihi ve kültürel dokusunu da koruma altına alacak şekilde bir planlama yapıyoruz. Hazırlıkları tamamlanan yerlerde şu anda kazmalar vuruldu, inşaatlara başlandı. TOKİ'nin kurumsal birikimi ve ülkemiz inşaat sektörünün kapasitesi, bir yıl içinde tamamlama sözünü verdiğimiz konutları yapmaya Allah'ın izniyle fazlasıyla yeterlidir. Geçtiğimiz 20 yılda hizmete sunduğumuz 1 milyon 180 bin toplu konut ve inşasını gerçekleştirdiğimiz 3,3 milyon kentsel dönüşüm projesi, sözümüzü tutacağımızın teminatıdır." ifadesini kullandı. Ana muhalefete seslenen Erdoğan, "Biz kentsel dönüşümden bahsediyoruz ama siz kendinizi rantsal dönüşüm olarak tanımlıyorsunuz, o ayrı bir konu." dedi. Deprem bölgesindeki faaliyetlerin ötesinde ülke genelinde afetlere hazırlık çalışmalarını da hızlandırdıklarını aktaran Erdoğan, ülke genelinde yürütülen kentsel dönüşüm çalışmalarına ilişkin video izlettirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizin dört bir yanında başlattığımız kentsel dönüşüm projelerinin bir kısmının nasıl yalan ve iftira furyası ile engellendiğini hiçbir zaman unutmayacağız. Vatandaşlarımızı modern yuvalara kavuşturma çabalarımızın ideolojik bağnazlıklar sebebiyle nasıl sabote edildiğini gayet iyi hatırlıyoruz. Görüldüğü gibi depremler, bizim kendi aramızdaki tartışmaları bitirmemizi beklemiyor. Bir an önce şehirlerimizi sağlam, güvenli, dayanıklı binalarla dönüştürmezsek hep beraber o yıkıntıların altında kalabiliriz." değerlendirmesinde bulundu. Bakanlıklar, belediyeler, özel sektör ve hak sahibi vatandaşlarla el birliği içinde hareket edeceklerini belirten Erdoğan, bu meselenin üstesinden kısa sürede gelineceğini söyledi. Erdoğan, yaklaşık 2 hafta önce İstanbul'da, Türkiye'nin önde gelen bilim insanları ve uzmanlarıyla kapsamlı bir toplantı yaptıklarını, bu çerçevede kıymetli fikirlerin ifade edildiğini anımsattı. Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli toplantısında gördükleri anlayış birliğinin, bundan sonraki çalışmalar için umut verdiğinin altını çizen Erdoğan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un, Gaziantep'te yaptığı ikinci toplantıyla 13 çalışma grubu oluşturarak bu süreci kararlılıkla sürdürdüğünü anlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelişmeleri yakından takip etmeye, atılan her adımı desteklemeye, çıkan engelleri aşmaya devam edeceklerini vurgulayarak şunları söyledi: "Hiç şüphesiz bu kadar büyük bir alanda yaşanan böylesine devasa bir yıkım ve beraberinde getirdiği sayısız sıkıntı sebebiyle kimi eksikler, aksaklıklar elbette olabilir. Allah'ın izniyle bunların hepsini de kısa sürede gidereceğiz. Önemli olan samimiyetle ve fayda sağlayacak şekilde depremzede vatandaşlarımızın yanında yer almaktadır. Biz kendimizi asla hiçbir sorumluluk üstlenmeden, ortada dolaşıp sadece konuşan, sadece ezberlerini, yalanlarını, kinlerini tekrarlayan deprem turistleriyle kıyaslayamayız. Böyle bir kıyas hem bize hem depremzede vatandaşlarımıza haksızlık olur." "Maalesef arzu edilen muhalefeti görmedik" Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremin ilk gününden beri AK Parti gündeminin, seçim sürecinde depremin yaralarının sarılmasına yönelik olacağını belirttiklerini anımsattı. "Anlaşılan o ki birileri bu sözü yanlış anlamış." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz Hatay'ıyla, Kahramanmaraş'ıyla, Adıyaman'ıyla, Malatya'sıyla, diğer şehirleriyle deprem bölgesine sadece insanlarımızla dertleşmeye, çalışmaları yerinde takibe, tespitlerimiz doğrultusunda gereken talimatları vermeye gideriz. Allah'ın izniyle bundan sonra da depremde zarar gören il ve ilçelerimizi ziyaret edecek, atılan her adımı, yapılan her işi bizzat yerinde görecek, depremzedelerimizde kucaklaşmayı sürdüreceğiz. Deprem bölgesine seçim kampanyası başlatmaya gidenler, bizim oradaki insanlarımızla aramızdaki muhabbeti, aramızdaki sevgiyi, aramızdaki güven ilişkisini anlayamaz. Hadi bu zatın, seçim kampanyasını deprem yıkıntıları önünde başlatarak yaptığı siyasi utanmazlığı, siyasi ihtirası, siyasi arsızlığı, bir kenara bıraktık diyelim; peki gittiği yerde depremin ilk saatlerinden biri gece gündüz orada çalışan bakanlarımıza, valilerimize, kamu görevlilerimize edepsizce iftira atmasına ne diyeceğiz? Üste 'Başımız sağ olsun' yazıp, altında oradaki acılı insanların yüzlerini kızartacak, başlarını eğdirecek sözler etmek kimin hangi derdine derman olabilir? Yarısı yalan, yarısı yanlış bir konuşma depremde canı yanan, evi yıkılan hangi kardeşimizin yüreğini ferahlatır, umudunu arttırır? Bugüne kadar sayısız defa tekrarlanmış bühtanları bir kez daha gündeme getirmek, ülkenin ve milletin hangi meselesine çözüm getirir? Bu zatın söylediği yalanlar, kurumların açıklamalarıyla, mahkeme kararlarıyla, vicdan sahibi herkesin beyanlarıyla defalarca yüzüne vuruldu ama manada ne yazık ki çok çok geride bir kişilik var. İşte bu kişilik sebebiyle biz maalesef arzu edilen muhalefeti görmedik, göremiyoruz. Aslına bakılırsa 'Depremin sorumlusu kim?' sorusunu sorabilecek kadar hayattan kopuk birisine ne desek boş. Böyle birisinin derdi, ne bu ülkedir ne bu millettir ne de oradaki depremzedelerdir." "Daha ne tür kepazeliklere şahit olacağız" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir yılda yıkılan şehirleri yeniden ayağa kaldırmanın peşinde olduklarını, muhalefetin derdinin ise başkalarının emeğinin üzerine konmak olduğunu dile getirdi. Ortaya çıkan tablonun bile tek başına, kimin nerede durduğunu, kimin ufkunun ve çapının ne olduğunu gösterdiğini belirten Erdoğan, "Ortada fol yok yumurta yokken bunların kendilerini kaptırdıkları ihtiras rüzgarları, sergiledikleri kibir, takındıkları bencilce tavır karşısında insanlık adına, oradaki mazlumlar ve mağdurlar adına biz utandık. Bakalım ilerleyen günlerde daha neler görecek, neler duyacak, ne tür kepazeliklere şahit olacağız. Yazıktır, günahtır. Milletimizin geleceğini emanet ettiği siyaset kurumunu bu seviyeye düşürmeye kimsenin hakkı yoktur." dedi. Erdoğan, muhalefet partilerinin bir yıl önce Millet İttifakı adı altında bir araya geldiğine, defalarca toplanıp dağıldığına işaret ederek seçim ittifakının gereğinin, cumhurbaşkanı adayını belirlemek ve milletvekilliği listelerindeki muhtemel işbirliğinin çerçevesini çizmek olduğunu vurguladı. "Bu asil millet bunları yutmaz" Milletvekili listesinin belirlenmesinin seçim takviminin başlamasıyla da olabileceğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Ama cumhurbaşkanı adayı dediğiniz kişi yürütmeyi temsil edecek. Dolayısıyla millete karşı söyleyeceği sözü olan kişidir. Soruyorlar 'Kaç yardımcın olacak?' Ne diyor, 'Cumhurbaşkanının bir yardımcısı olabilir, 5, 10, 15, 500, 1500 olabilir' Buradan milletime sesleniyorum, ben bir tane başkan yardımcısı atadığımda ne demişti? 'Bir başkan yardımcısıyla bu ülke nasıl yönetilecek?' Şimdi geldik bugüne. Birden 1500'e kadar başkan yardımcısı atanabilirmiş. Tabii böyle olması çok çok önemli, neden? Altılı masanın etrafında toplananlara bir şeyler dağıtılacak. Bu dağıtımı yapabilmek için de yeteri sayıda başkan yardımcısı olması lazım. Bu anlayışla zannediyor ki benim milletim gafil. Bu asil millet bunları yutmaz, gereğinin cevabını da 14 Mayıs'ta size verir. Olay bu kadar basit. Türkiye gibi, içeride ve dışarıda pek çok gündemi olan bir ülkede bu sözün seçim takvimindeki iki aya sığdırılması mümkün değil. Altılı koalisyon, aylar boyunca cumhurbaşkanı adayını belirleyemeden toplanıp dağılırken 'Adayımız hazır ama yıpranmasın diye açıklamıyoruz.' dediler. Şimdi yardımcıları da yine yıpranmasın diye açıklamıyorlar. Sonuçta artık kaçacak, göçecek, erteleyecek, topu taca atacak yerleri kalmayınca artık bu isimleri de açıklamak için herhalde tekrar tekrar bir araya gelecekler." Erdoğan, bu toplantılarda çıkan bir kavganın eşi benzerinin demokrasi tarihinde olmadığını, masanın altının üstüne geldiğini dile getirdi. Birilerinin önce masadan kalktığını, sonra her nasılsa tekrar oturduğunu veya oturtulduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: "Bu kavgada söylenen sözlerin, ortaya atılan ithamların, edilen hakaretlerin, yapılan tehditlerin çetelesini tutanlar herhalde epeyce kalın bir dosya sahibi olmuşlardır. Nedeni ve nasılı bizi ilgilendirmeyen bu rezil kavganın ardından CHP'nin iki büyükşehir belediye başkanını da işin içine katarak zar zor adaylarını ilan ettiler. Bu uzun ve meşakkatli sürecin sonunda maşallah gerçekten erkenden açıklansa pek bir yıpranacak, pek bir örselenecek, sona saklanması sayesinde tüm bunlardan kurtulacak bir isim çıktı. Kim bu isim? Aylardır cumhurbaşkanı adayı olduğunu hem kendisi bizzat izhar eden hem partisindeki tüm yöneticilerine söyleten hem medyada yazdıran CHP Genel Başkanı. Sonunda bay bay Kemal, birilerini öne sürmek, birilerinin arkasına saklanmak yerine karşımıza çıkacak, bizimle er meydanında yarışacak cesareti gösterdi. İnşallah 14 Mayıs'a kadar altılı koalisyonun adayıyla demokratik bir şekilde yarışacak, ondan sonra da inşallah kendisine gereken koltuğu vereceğiz." Erdoğan, emeklilikte yaşa takılanlarla (EYT) ilgili kanunu çıkardıklarını hatırlattı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı olmasına değinen Erdoğan, "Her ne kadar siyaseten emeklilikte bu kanuna gerek yok ise de yine bu durum kendisine örnek ve teşvik olur diye umuyorum." ifadesini kullandı. "Altılı masa toplanıp toplanıp dağılır ve sonunda Kılıçdaroğlu'na teslim olurken biz ne yapıyorduk?" diye soran Erdoğan, eserden esere, hizmetten hizmete, açılıştan açılışa, mücadeleden mücadeleye koştuklarını belirtti. Ülkeye ve millete zerre kadar hizmeti dokunmayanların akılla, mantıkla izahı olmayan afaki rakamlar ve yalan yanlış bilgilerle depremzedelerin kafalarını karıştırma gayretlerini üzüntüyle izlediklerini dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Adaylık ve liste kavgasından fırsat bulup deprem bölgesine turistik gezi mahiyetinde uğramasını da garipsemiyoruz. Kabul edemediğimiz şey, oradaki insanların acılarına yaptığı saygısızlıktır, insanların umutlarını baltalamaya kalkışmasıdır. Hep söylediğim gibi, bizim cumhurbaşkanıyla, bakanlarıyla, milletvekilleriyle, hükümet ve Cumhur İttifakı olarak yapacak çok işimiz var. Yılbaşında seçim tarihini 14 Mayıs olarak açıklarken göz önüne aldığımız mülahazaların tamamı geçerliliğini koruyor. Bunların üstüne bir de deprem yaralarının süratle sarılması, geçici barınma alanlarının oluşturulması, kalıcı konutların inşası ihtiyacı eklendi. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzdan en küçük bir sapma, en küçük bir taviz göstermedik, göstermiyoruz. Nitekim bir yandan depremin yaralarını sararken vizyon projelerimizi birer birer hayata geçirerek milletimizi hayallerine, hedeflerine kavuşturuyoruz." Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir yandan depremin yaralarını sararken vizyon projelerini birer birer hayata geçirerek milleti hayallerine, hedeflerine kavuşturduklarını ifade ederek, "İşte Türkiye'nin otomobili Togg. Ne diyordu? 'Hani araba, hani fabrika?' Fabrika yerinde. Muhteşem bir fabrika ve vadettiğimiz gibi Türkiye'nin otomobili Togg, yarından itibaren ön sipariş almaya başlıyor." şeklinde konuştu. "Cuma günü Finlandiya Cumhurbaşkanı geliyor" Türk Devletleri Teşkilatının olağanüstü zirvesinin Türkiye'nin ev sahipliğinde yarın Ankara'da yapılacağını bildiren Erdoğan, şöyle devam etti: "Cuma günü Finlandiya Cumhurbaşkanı geliyor, cumartesi günü Çanakkale'deyiz. Pazar günü ülkemizin savunma sanayine güç katacak önemli bir tesisin, Bandırma Bor Karbür Üretim Tesisinin açılışını gerçekleştiriyoruz. Milletimize taahhüdümüz olan emeklilik düzenlemesinden kamuya borçların yapılandırılmasına kadar birçok konuyu çözdük, çözüyoruz. Durmuyoruz, üretiyoruz, çalışıyoruz. Enerjiden ulaştırmaya kadar her alanda tamamlanan yatırımlarımızı açmak için gün sayıyoruz. Deprem bölgesindeki imar ve ihya faaliyetlerini sürdürürken 81 ilimizi ve ilçelerini kapsayan 500 bin toplu konut, 1 milyon altyapılı arsa, 50 bin iş yeri projemizin kura çekimleri de devam ediyor. Sabit gelirlilerimiz başta olmak üzere milletimizin her kesiminin, küresel krizin ülkemize etkileri nedeniyle yaşadığı refah kaybının telafisine, üretimin ve istihdamın güçlendirilmesine yönelik programımızdan herhangi bir sapmaya mahal vermiyoruz. Dünyada ve bölgemizde yaşanan her gelişmeyi yakından takip ederek ülkemizin ve milletimizin menfaatlerinin gerektirdiği şekilde konum alıyoruz." "Bu borcu 14 Mayıs seçiminden zaferle çıkarak ödeyebiliriz" Gençlerin heyecanları ve umutlarının, vizyon, program ve projelerinin ana taşıyıcısı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Bilimin, teknolojinin, yenilikçiliğin rehberliğinde, hak, hakkaniyet, ehliyet ölçüleri içinde, maddi kalkınmayı manevi ruhla teçhiz ederek ülkemizi adım adım hedeflerine yaklaştıracağız. Yönümüzü 'doğruya doğru' dönerek 'Türkiye için hemen şimdi' kararlılığıyla hareket ederken bir kez daha 'Durmak yok, yola devam.' diyoruz. Bu inançla Cumhur İttifakı'nın her bir mensubundan, AK Parti'deki tüm dava arkadaşlarımdan, bizimle yol yürüyen tüm kardeşlerimizden 14 Mayıs'a kadar gece gündüz çalışmalarını bekliyorum." ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkeye 20 yılda kazandırdıkları eser ve hizmetleri, büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasının dinamosu haline dönüştürecekleri yeni bir döneme girerken herhangi bir kazaya asla meydan veremeyeceklerini vurguladı. Erdoğan, "Kendimize, çocuklarımıza ve gençlerimize karşı, Cumhuriyetimizin yeni yüzyılında hayallerine kavuşmayı bekleyen herkese karşı borçluyuz. Bu borcu da ancak 14 Mayıs seçiminden zaferle çıkarak ödeyebiliriz. Önümüz Ramazan, bu mübarek ayı inşallah hem bereketinden ve feyzinden istifade edeceğimiz hem de 85 milyon insanımızın her biriyle gönül köprülerimizi güçlendireceğimiz bir iklime dönüştüreceğiz." dedi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, Necip Fazıl'a enteresan yakıştırmalar yaptığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: "Üstadı da ona kim takdim etti, onu da bilmiyoruz. Takdim ediyorsun, bari doğru takdim et. 14 Mayıs'a, Üstat Necip Fazıl'ın o veciz ifadesiyle 'pekleşerek' yani safları sıklaştırarak, birbirimize kenetlenerek, kalbimizde her bir insanımıza yer açarak hazırlanacağız. 'Önce vatanım ve milletim' diyen herkesle işbirliği yapmanın, ortak bir zeminde buluşmanın yollarını arayacağız. Şayet samimiyetle çalışırsak vatandaşımıza layıkıyla hizmet edersek Allah'ın izniyle istikametimiz de istikbalimiz de aydınlıktır." Cumhurbaşkanı Erdoğan: (Finlandiya'nın NATO üyeliği) Süreç neyse o süreci işleteceğiz Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nın ardından Meclis'ten ayrılırken gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö'nün, 17 Mart Cuma günü Türkiye'ye geleceği hatırlatılarak "Haftaya Finlandiya'nın NATO üyeliği meselesi çözülür mü? Bu konu Meclise gelir mi?" sorusu üzerine Erdoğan, "Süreç neyse o süreci işleteceğiz. İnşallah, hayırlısı. Biz üstümüze düşen görevi yapacağız, verdiğimiz sözü tutacağız. Cuma günü gelsin, Sayın Cumhurbaşkanı'yla görüşüp verdiğimiz sözün gereğini yerine getireceğiz." ifadelerini kullandı. Cumhur İttifakı'nın genişlemesine yönelik görüşmeler yürütüldüğü ifade edilerek, "Bugün DSP ve ANAP konusunda bir gelişme olur mu?" sorusuna Erdoğan, "Takip edeceksiniz, duyacaksınız onların hepsini." karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Önce vatanım ve milletim diyen herkesle iş birliği yapmanın, ortak bir zeminde buluşmanın yollarını arayacağız." diye konuştu. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda, Şanlıurfa ve Adıyaman'da bu sabah yaşanan sel felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet, selden etkilenen ve adeta afet üstüne afet yaşayan vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini iletti.

Bakanların, ekiplerin çalışmaları koordine ettiğini belirten Erdoğan, "Rabbim beterinden korusun." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan felaketler, hafızalarda ne sıkı muhafaza edilirse onlardan çıkartılacak derslerin o derece güçlü olacağa işaret ederek, Türkiye'nin 6 Şubat sabahına son bir asrın en büyük felaketiyle uyandığını, çok geniş bir etki alanın yanında 11 ilin 62 ilçesinde ağır yıkım ve can kaybına yol açan depremlerin büyüklüklerinin 7,7 ve 7,6 olarak ölçüldüğünü anımsattı.

Yeryüzüne 7 kilometre gibi oldukça yakın bir mesafede ve yoğun yerleşim alanlarının altında gerçekleşen bu depremlerin şiddetinin, benzer büyüklükteki örnekleriyle kıyas edilemeyecek kadar güçlü olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"İlk depremleri takip eden ve sayısı 16 bin 300'e yaklaşan artçı sarsıntılardan 45'i 5 ila 6, 532'si 4 ile 5 büyüklüğü arasındaydı. Bir başka ifadeyle felaket bölgesi neredeyse 600'e yakın müstakil deprem büyüklüğünde artçıyla sarsılmayı sürdürdü. Depreme ağır kış şartlarının yaşandığı günlerde yakalandık buna rağmen devlet ve millet olarak felaket haberini alır almaz yıkımın ve kışın zorluklarını aşarak deprem bölgesine koştuk. Bakanlarımız felaketten birkaç saat sonra depremin vurduğu şehirlerimize ulaşarak çalışmaları koordine etmeye başladı. Bölgedeki idari kapasiteyi, diğer şehirlerden mülki idare amirlerimizle, sahada görev yapan birimlerin personeliyle destekledik. AFAD'dan madencilerimize kadar ülkemizdeki tüm arama kurtarma ekiplerini, uluslararası yardım çağrımıza binen 90 ülkeden gelen arama kurtarma ekiplerini, tüm ekipman ve personeliyle belediyelerimizi, askerlerimizi, polislerimizi, jandarmalarımızı, bekçilerimizi, sağlıkçılarımızı, karayolcularımızı, ormancılarımızı DSİ'cilerimizi, sivil toplum kuruluşlarımızı ve gönüllülerimizi, velhasıl böyle bir felakette ihtiyaç duyulacak kim varsa herkesi bölgeye yönlendirdik."

"Hep beraber Türkiye Yüzyılı'nın inşasını sürdüreceğiz"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sadece arama kurtarma ekibi olarak 35 bini aşkın personeli bölgeye yönlendirdiklerini ifade ederek, yardım ve destek ekipleriyle 272 bin kamu görevlisinin, gönüllü vatandaşlarla yaklaşık yarım milyon insanın depremzedelerimizin imdadına koştuğuna dikkati çekti. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Her sınıftan 18 bin iş makinesiyle lojistik hizmetlerinde çalışan on binlerce kamyon ve tırıyla, acil ihtiyaçları karşılayacak her türlü malzemesiyle ülkemizin ve milletimizin tüm imkanlarını seferber ettik. Ancak yıkım öylesine büyüktü ki her binaya tek bir arama kurtarma personeli bile göndersek aynı anda hepsine yetişebilmek mümkün değildi. Halbuki öyle yerler vardı ki yüzlerce arama kurtarma personelinin birlikte çalışması gerekiyordu. Türkiye, bu depremde dünyada bugüne kadar görülen en büyük arama kurtarma ekibini bir araya getirmiştir. Çalışmaların bu kadar kısa sürede tamamlanabilmesini de buna borçluyuz. Buna rağmen yıkıntılar altında kalan vatandaşlarımız ve onların yakınları, serzenişlerinde sonuna kadar haklıdır. Hepsinin de acılarını yürekten paylaşıyor, kollarımızı ve kalbimizi sonuna kadar kendilerine açıyoruz."

Erdoğan, depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır diledi. Yıkıntıların altından çıkartıldıktan sonra tedavileri tamamlanan yaralılara geçmiş olsun dileklerini ileten Erdoğan, tedavisi halen sürenlere Allah'tan acil şifalar temennisinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bize düşen, gönülleri teskin etmek, acıları paylaşmak, yaraları sarmak, evler başta olmak üzere maddi kayıpların telafisini yapmaktır. Milletimiz bu hasbi gayreti görmekte, depremzede vatandaşlarımız da yeni bir gelecek kurma çabamızda yanımızda yer almaktadır. Milletimizin metaneti, alicenaplığı, sağduyusu, bize olan muhabbeti ve güveni karşısında diyecek söz bulamıyoruz. İnşallah bu sevginin hakkını verecek, insanlarımıza mahcup olmayacağız. Yeter ki birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıkalım. Bunu başardığımız müddetçe deprem felaketinin yol açtığı yıkımların üstesinden gelerek, umutları çoğaltarak, ufukları açarak hep beraber Türkiye Yüzyılı'nın inşasını sürdüreceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

"Milletimiz asrın felaketi karşısında asrın dayanışmasını gösterdi"

Ölenleri geri getirmenin ellerinde olmadığını ama geride kalan vatandaşları hayata bağlamak için yapılabilecek her şeyi yapmanın gayreti içinde olduklarını vurgulayan Erdoğan, öncelikle depremden en çok etkilenen 11 ilde evleri yıkılan, kullanılamaz hale gelen veya artçı sarsıntılar sebebiyle evlerine giremeyen 14 milyon insanın gıda ve barınma ihtiyaçlarını karşılamak için hızlı ve etkin bir organizasyon kurduklarını anlattı. Erdoğan, şöyle konuştu:

"Sağ olsun milletimiz asrın felaketi karşısında asrın dayanışmasını gösterdi. Ülkemizin dört bir yanından ve yurt dışından gelen yüz binlerce ton malzemeyle deprem bölgesini yaşanılabilir hale getirdik. Kurduğumuz tahliye köprüleri ve kendi imkanlarıyla 3 milyonu aşkın insanımız bölge dışına gitti. Bunların bir kısmı okulların ve iş yerlerinin açılmasıyla geriye dönmeye başladı. Otelleri, misafirhaneleri, yurtları, boş evleri bu depremzedelerimizin barınmaları için hizmete açtık. Pek çok vatandaşımız yakınlarının, dostlarının evlerinde misafir ediliyor. Deprem bölgesinde kalan 2 milyon 400 bin insanımıza da kurduğumuz 433 bin çadırda, sayıları her geçen gün artan ve kısa sürede 100 bine çıkacak olan konteynerlerde, mahallindeki eğitim kurumları ve yurtlarda barınma imkanı sağladık. Her biri müstakil bir ilçe altyapısıyla inşa edilen konteyner kentleri yaygınlaştırarak çadırlarda kalan vatandaşlarımızı daha insani şartlara kavuşturmak için çalışıyoruz. Gerek yerli konteynerler gerekse Katar'dan gelen konteynerler bunların hepsi altyapısıyla süratle belirlenen yerlere yerleştiriliyor."

Erdoğan, taşınma ve kira yardımlarıyla kendi barınma ihtiyaçlarını karşılayanlara yardımcı olduklarını, aile başına 10 bin liralık destek ödemesinden istifade eden depremzede sayısının 1,4 milyona yaklaştığını söyledi.

Vefat edenlerin yakınlarına 100 bin lira destek ödemesi yapıldığını da aktaran Erdoğan, "Bölge genelinde her gün 3,7 milyon öğün sıcak yemek çıkartıyor, ayrıca kumanya ve kuru gıda paketi dağıtımıyla ihtiyacı karşılıyoruz. Psikososyal destek gruplarımız, 9 bin 500'ü aşkın personelleriyle bu zor günlerinde depremzedelerimizin yanında yer alıyor." diye konuştu.

Üretimi ve istihdamı desteklemek adına esnaf, çiftçi ve sanayiciler için ayrı ayrı projeler hazırladıklarını, devreye soktuklarını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Açılan her iş yeriyle, her işletmeyle, her tesisle depremzede vatandaşlarımız şehrine dönmekte, şehrine sahip çıkmakta, hayatını yeniden düzene koymaktadır. Üretim ve istihdamı arttırmakla ilgili çalışmalar için her türlü desteği vermekte, her türlü kaynağı harekete geçirmekte kararlıyız. Depremde hasar gören yol, su, elektrik, doğal gaz, haberleşme altyapısını kurumlarımızın geceli-gündüzlü çalışmasıyla kısa sürede yeniden hizmet verebilir hale getirdik. Havalimanlarımızı, otoyolları, anayolları trafiğe açık tutarak, yardım ekiplerinin bölgeye gelişini, depremzedelerin de bölgeden tahliyesini kolaylaştırdık.

Çocuklarımızın eğitim-öğretiminde kesinti olmaması için geçici barınma merkezlerinde okul öncesinden başlayarak her seviyede etkinlikler başlattık. Okullarımızı teker teker kontrol ederek, deprem şehirlerinde kademeli olarak 1 Mart'tan itibaren eğitim-öğretime açtık. Bu çerçevede okulların halen kapalı olduğu Adıyaman, Malatya, Kahramanmaraş ve Hatay'da da 27 Mart'tan itibaren şartları uygun binalarda eğitim öğretimi başlatmak için hazırlık yapıyoruz."

"Sağlık hizmetleri kesintisiz veriliyor"

Sağlıkçıların depremde gösterdikleri fedakarlıklara değinen Erdoğan, sağlıkçıların, depremden zarar gören hastanelerde verdikleri hizmetleri en yakındaki yerlerden başlayarak, çevre illere de taşıyarak sürdürdüklerini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sahra hastaneleri başta olmak üzere, kurulan geçici merkezlerle de vatandaşlara sağlık hizmetlerinin kesintisiz verildiğini vurguladı.

Deprem felaketinin ardından başka illere taşınan ve nüfus kayıtlarını oraya aldıran vatandaşlarla ilgili bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayımlandığını anımsatan Erdoğan, şu bilgileri verdi:

"Bu kararname ile depremin ardından adres kayıtlarını gittikleri yerlere aldıran vatandaşlarımızın, depremle ilgili kendilerine sağlanan haklarda herhangi bir kayba uğramayacaklarını güvence altına aldık. Vatandaşlarımızın 14 Mayıs seçimlerinde oy kullanabilmeleri için ister ev olsun, ister yurt, misafirhane, sosyal tesis, otel, öğretmenevi veya başka bir yer, hiç fark etmez, ikamet kayıtlarını oraya aldırmaları gerekiyor. Adres güncelleme işlemi e-devlet üzerinden veya nüfus müdürlükleri vasıtasıyla 17 Mart Cuma günü gece yarısına kadar tamamlanmalıdır.

Deprem bölgesinde yaşayıp da evi dışında çadır kent, konteyner kent, kamu tesisi veya başka herhangi bir yerde yaşayan vatandaşlarımızın da aynı şekilde adres kayıtlarını, bulundukları yere taşımaları gerekiyor. Vatandaşlarımızı, milli iradenin sağlıklı bir şekilde tecellisine katkı vermek üzere, demokratik haklarını kullanabilmeleri, bu konuda herhangi bir kayba uğramamaları için adres güncellemelerini yapmaya davet ediyorum."

" Hasar tespit çalışmalarında sona gelindi"

Depremde yıkılan şehirleri 1 yıl içerisinde ayağa kaldırma sözü verdiklerini hatırlatan Erdoğan, hasar tespit çalışmalarında sona gelindiğini belirtti.

Şu ana kadarki tespitlere göre önümüzdeki bir yıl içinde 319 bin konut, toplamda ise 650 bin konut yaparak hak sahiplerine teslim etmeyi planladıklarını anlatan Erdoğan, inşa edilecek evlerin özelliklerine ilişkin bilgileri paylaştı.

Daha önce Van, Bingöl, Elazığ, Malatya, İzmir depremlerinde; Bartın, Kastamonu, Giresun sel afetlerinde; Antalya ve Muğla yangınlarında zarar gören konutları yapıp sahiplerine verdiklerini kaydeden Erdoğan, "Laf ola, beri gele yok. Biz icraatlarımızla konuşuyoruz. İnşallah 6 Şubat depremlerinde evi yıkılan ya da kullanılamaz hale gelen hiçbir vatandaşımızı mağdur etmeyeceğiz. Zemini sağlam yerlerde kuracağımız yerleşim yerleri yanında, mevcut şehirlerimizin tarihi ve kültürel dokusunu da koruma altına alacak şekilde bir planlama yapıyoruz. Hazırlıkları tamamlanan yerlerde şu anda kazmalar vuruldu, inşaatlara başlandı. TOKİ'nin kurumsal birikimi ve ülkemiz inşaat sektörünün kapasitesi, bir yıl içinde tamamlama sözünü verdiğimiz konutları yapmaya Allah'ın izniyle fazlasıyla yeterlidir. Geçtiğimiz 20 yılda hizmete sunduğumuz 1 milyon 180 bin toplu konut ve inşasını gerçekleştirdiğimiz 3,3 milyon kentsel dönüşüm projesi, sözümüzü tutacağımızın teminatıdır." ifadesini kullandı.

Ana muhalefete seslenen Erdoğan, "Biz kentsel dönüşümden bahsediyoruz ama siz kendinizi rantsal dönüşüm olarak tanımlıyorsunuz, o ayrı bir konu." dedi.

Deprem bölgesindeki faaliyetlerin ötesinde ülke genelinde afetlere hazırlık çalışmalarını da hızlandırdıklarını aktaran Erdoğan, ülke genelinde yürütülen kentsel dönüşüm çalışmalarına ilişkin video izlettirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizin dört bir yanında başlattığımız kentsel dönüşüm projelerinin bir kısmının nasıl yalan ve iftira furyası ile engellendiğini hiçbir zaman unutmayacağız. Vatandaşlarımızı modern yuvalara kavuşturma çabalarımızın ideolojik bağnazlıklar sebebiyle nasıl sabote edildiğini gayet iyi hatırlıyoruz. Görüldüğü gibi depremler, bizim kendi aramızdaki tartışmaları bitirmemizi beklemiyor. Bir an önce şehirlerimizi sağlam, güvenli, dayanıklı binalarla dönüştürmezsek hep beraber o yıkıntıların altında kalabiliriz." değerlendirmesinde bulundu.

Bakanlıklar, belediyeler, özel sektör ve hak sahibi vatandaşlarla el birliği içinde hareket edeceklerini belirten Erdoğan, bu meselenin üstesinden kısa sürede gelineceğini söyledi.

Erdoğan, yaklaşık 2 hafta önce İstanbul'da, Türkiye'nin önde gelen bilim insanları ve uzmanlarıyla kapsamlı bir toplantı yaptıklarını, bu çerçevede kıymetli fikirlerin ifade edildiğini anımsattı.

Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli toplantısında gördükleri anlayış birliğinin, bundan sonraki çalışmalar için umut verdiğinin altını çizen Erdoğan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un, Gaziantep'te yaptığı ikinci toplantıyla 13 çalışma grubu oluşturarak bu süreci kararlılıkla sürdürdüğünü anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelişmeleri yakından takip etmeye, atılan her adımı desteklemeye, çıkan engelleri aşmaya devam edeceklerini vurgulayarak şunları söyledi:

"Hiç şüphesiz bu kadar büyük bir alanda yaşanan böylesine devasa bir yıkım ve beraberinde getirdiği sayısız sıkıntı sebebiyle kimi eksikler, aksaklıklar elbette olabilir. Allah'ın izniyle bunların hepsini de kısa sürede gidereceğiz. Önemli olan samimiyetle ve fayda sağlayacak şekilde depremzede vatandaşlarımızın yanında yer almaktadır. Biz kendimizi asla hiçbir sorumluluk üstlenmeden, ortada dolaşıp sadece konuşan, sadece ezberlerini, yalanlarını, kinlerini tekrarlayan deprem turistleriyle kıyaslayamayız. Böyle bir kıyas hem bize hem depremzede vatandaşlarımıza haksızlık olur."

"Maalesef arzu edilen muhalefeti görmedik"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremin ilk gününden beri AK Parti gündeminin, seçim sürecinde depremin yaralarının sarılmasına yönelik olacağını belirttiklerini anımsattı. "Anlaşılan o ki birileri bu sözü yanlış anlamış." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz Hatay'ıyla, Kahramanmaraş'ıyla, Adıyaman'ıyla, Malatya'sıyla, diğer şehirleriyle deprem bölgesine sadece insanlarımızla dertleşmeye, çalışmaları yerinde takibe, tespitlerimiz doğrultusunda gereken talimatları vermeye gideriz. Allah'ın izniyle bundan sonra da depremde zarar gören il ve ilçelerimizi ziyaret edecek, atılan her adımı, yapılan her işi bizzat yerinde görecek, depremzedelerimizde kucaklaşmayı sürdüreceğiz. Deprem bölgesine seçim kampanyası başlatmaya gidenler, bizim oradaki insanlarımızla aramızdaki muhabbeti, aramızdaki sevgiyi, aramızdaki güven ilişkisini anlayamaz. Hadi bu zatın, seçim kampanyasını deprem yıkıntıları önünde başlatarak yaptığı siyasi utanmazlığı, siyasi ihtirası, siyasi arsızlığı, bir kenara bıraktık diyelim; peki gittiği yerde depremin ilk saatlerinden biri gece gündüz orada çalışan bakanlarımıza, valilerimize, kamu görevlilerimize edepsizce iftira atmasına ne diyeceğiz?

Üste 'Başımız sağ olsun' yazıp, altında oradaki acılı insanların yüzlerini kızartacak, başlarını eğdirecek sözler etmek kimin hangi derdine derman olabilir? Yarısı yalan, yarısı yanlış bir konuşma depremde canı yanan, evi yıkılan hangi kardeşimizin yüreğini ferahlatır, umudunu arttırır? Bugüne kadar sayısız defa tekrarlanmış bühtanları bir kez daha gündeme getirmek, ülkenin ve milletin hangi meselesine çözüm getirir? Bu zatın söylediği yalanlar, kurumların açıklamalarıyla, mahkeme kararlarıyla, vicdan sahibi herkesin beyanlarıyla defalarca yüzüne vuruldu ama manada ne yazık ki çok çok geride bir kişilik var. İşte bu kişilik sebebiyle biz maalesef arzu edilen muhalefeti görmedik, göremiyoruz. Aslına bakılırsa 'Depremin sorumlusu kim?' sorusunu sorabilecek kadar hayattan kopuk birisine ne desek boş. Böyle birisinin derdi, ne bu ülkedir ne bu millettir ne de oradaki depremzedelerdir."

"Daha ne tür kepazeliklere şahit olacağız"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir yılda yıkılan şehirleri yeniden ayağa kaldırmanın peşinde olduklarını, muhalefetin derdinin ise başkalarının emeğinin üzerine konmak olduğunu dile getirdi.

Ortaya çıkan tablonun bile tek başına, kimin nerede durduğunu, kimin ufkunun ve çapının ne olduğunu gösterdiğini belirten Erdoğan, "Ortada fol yok yumurta yokken bunların kendilerini kaptırdıkları ihtiras rüzgarları, sergiledikleri kibir, takındıkları bencilce tavır karşısında insanlık adına, oradaki mazlumlar ve mağdurlar adına biz utandık. Bakalım ilerleyen günlerde daha neler görecek, neler duyacak, ne tür kepazeliklere şahit olacağız. Yazıktır, günahtır. Milletimizin geleceğini emanet ettiği siyaset kurumunu bu seviyeye düşürmeye kimsenin hakkı yoktur." dedi.

Erdoğan, muhalefet partilerinin bir yıl önce Millet İttifakı adı altında bir araya geldiğine, defalarca toplanıp dağıldığına işaret ederek seçim ittifakının gereğinin, cumhurbaşkanı adayını belirlemek ve milletvekilliği listelerindeki muhtemel işbirliğinin çerçevesini çizmek olduğunu vurguladı.

"Bu asil millet bunları yutmaz"

Milletvekili listesinin belirlenmesinin seçim takviminin başlamasıyla da olabileceğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ama cumhurbaşkanı adayı dediğiniz kişi yürütmeyi temsil edecek. Dolayısıyla millete karşı söyleyeceği sözü olan kişidir. Soruyorlar 'Kaç yardımcın olacak?' Ne diyor, 'Cumhurbaşkanının bir yardımcısı olabilir, 5, 10, 15, 500, 1500 olabilir' Buradan milletime sesleniyorum, ben bir tane başkan yardımcısı atadığımda ne demişti? 'Bir başkan yardımcısıyla bu ülke nasıl yönetilecek?' Şimdi geldik bugüne. Birden 1500'e kadar başkan yardımcısı atanabilirmiş. Tabii böyle olması çok çok önemli, neden? Altılı masanın etrafında toplananlara bir şeyler dağıtılacak. Bu dağıtımı yapabilmek için de yeteri sayıda başkan yardımcısı olması lazım. Bu anlayışla zannediyor ki benim milletim gafil. Bu asil millet bunları yutmaz, gereğinin cevabını da 14 Mayıs'ta size verir. Olay bu kadar basit. Türkiye gibi, içeride ve dışarıda pek çok gündemi olan bir ülkede bu sözün seçim takvimindeki iki aya sığdırılması mümkün değil. Altılı koalisyon, aylar boyunca cumhurbaşkanı adayını belirleyemeden toplanıp dağılırken 'Adayımız hazır ama yıpranmasın diye açıklamıyoruz.' dediler. Şimdi yardımcıları da yine yıpranmasın diye açıklamıyorlar. Sonuçta artık kaçacak, göçecek, erteleyecek, topu taca atacak yerleri kalmayınca artık bu isimleri de açıklamak için herhalde tekrar tekrar bir araya gelecekler."

Erdoğan, bu toplantılarda çıkan bir kavganın eşi benzerinin demokrasi tarihinde olmadığını, masanın altının üstüne geldiğini dile getirdi. Birilerinin önce masadan kalktığını, sonra her nasılsa tekrar oturduğunu veya oturtulduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu kavgada söylenen sözlerin, ortaya atılan ithamların, edilen hakaretlerin, yapılan tehditlerin çetelesini tutanlar herhalde epeyce kalın bir dosya sahibi olmuşlardır. Nedeni ve nasılı bizi ilgilendirmeyen bu rezil kavganın ardından CHP'nin iki büyükşehir belediye başkanını da işin içine katarak zar zor adaylarını ilan ettiler. Bu uzun ve meşakkatli sürecin sonunda maşallah gerçekten erkenden açıklansa pek bir yıpranacak, pek bir örselenecek, sona saklanması sayesinde tüm bunlardan kurtulacak bir isim çıktı. Kim bu isim? Aylardır cumhurbaşkanı adayı olduğunu hem kendisi bizzat izhar eden hem partisindeki tüm yöneticilerine söyleten hem medyada yazdıran CHP Genel Başkanı. Sonunda bay bay Kemal, birilerini öne sürmek, birilerinin arkasına saklanmak yerine karşımıza çıkacak, bizimle er meydanında yarışacak cesareti gösterdi. İnşallah 14 Mayıs'a kadar altılı koalisyonun adayıyla demokratik bir şekilde yarışacak, ondan sonra da inşallah kendisine gereken koltuğu vereceğiz."

Erdoğan, emeklilikte yaşa takılanlarla (EYT) ilgili kanunu çıkardıklarını hatırlattı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı olmasına değinen Erdoğan, "Her ne kadar siyaseten emeklilikte bu kanuna gerek yok ise de yine bu durum kendisine örnek ve teşvik olur diye umuyorum." ifadesini kullandı.

"Altılı masa toplanıp toplanıp dağılır ve sonunda Kılıçdaroğlu'na teslim olurken biz ne yapıyorduk?" diye soran Erdoğan, eserden esere, hizmetten hizmete, açılıştan açılışa, mücadeleden mücadeleye koştuklarını belirtti.

Ülkeye ve millete zerre kadar hizmeti dokunmayanların akılla, mantıkla izahı olmayan afaki rakamlar ve yalan yanlış bilgilerle depremzedelerin kafalarını karıştırma gayretlerini üzüntüyle izlediklerini dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Adaylık ve liste kavgasından fırsat bulup deprem bölgesine turistik gezi mahiyetinde uğramasını da garipsemiyoruz. Kabul edemediğimiz şey, oradaki insanların acılarına yaptığı saygısızlıktır, insanların umutlarını baltalamaya kalkışmasıdır. Hep söylediğim gibi, bizim cumhurbaşkanıyla, bakanlarıyla, milletvekilleriyle, hükümet ve Cumhur İttifakı olarak yapacak çok işimiz var. Yılbaşında seçim tarihini 14 Mayıs olarak açıklarken göz önüne aldığımız mülahazaların tamamı geçerliliğini koruyor. Bunların üstüne bir de deprem yaralarının süratle sarılması, geçici barınma alanlarının oluşturulması, kalıcı konutların inşası ihtiyacı eklendi. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzdan en küçük bir sapma, en küçük bir taviz göstermedik, göstermiyoruz. Nitekim bir yandan depremin yaralarını sararken vizyon projelerimizi birer birer hayata geçirerek milletimizi hayallerine, hedeflerine kavuşturuyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir yandan depremin yaralarını sararken vizyon projelerini birer birer hayata geçirerek milleti hayallerine, hedeflerine kavuşturduklarını ifade ederek, "İşte Türkiye'nin otomobili Togg. Ne diyordu? 'Hani araba, hani fabrika?' Fabrika yerinde. Muhteşem bir fabrika ve vadettiğimiz gibi Türkiye'nin otomobili Togg, yarından itibaren ön sipariş almaya başlıyor." şeklinde konuştu.

"Cuma günü Finlandiya Cumhurbaşkanı geliyor"

Türk Devletleri Teşkilatının olağanüstü zirvesinin Türkiye'nin ev sahipliğinde yarın Ankara'da yapılacağını bildiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Cuma günü Finlandiya Cumhurbaşkanı geliyor, cumartesi günü Çanakkale'deyiz. Pazar günü ülkemizin savunma sanayine güç katacak önemli bir tesisin, Bandırma Bor Karbür Üretim Tesisinin açılışını gerçekleştiriyoruz. Milletimize taahhüdümüz olan emeklilik düzenlemesinden kamuya borçların yapılandırılmasına kadar birçok konuyu çözdük, çözüyoruz. Durmuyoruz, üretiyoruz, çalışıyoruz. Enerjiden ulaştırmaya kadar her alanda tamamlanan yatırımlarımızı açmak için gün sayıyoruz.

Deprem bölgesindeki imar ve ihya faaliyetlerini sürdürürken 81 ilimizi ve ilçelerini kapsayan 500 bin toplu konut, 1 milyon altyapılı arsa, 50 bin iş yeri projemizin kura çekimleri de devam ediyor. Sabit gelirlilerimiz başta olmak üzere milletimizin her kesiminin, küresel krizin ülkemize etkileri nedeniyle yaşadığı refah kaybının telafisine, üretimin ve istihdamın güçlendirilmesine yönelik programımızdan herhangi bir sapmaya mahal vermiyoruz. Dünyada ve bölgemizde yaşanan her gelişmeyi yakından takip ederek ülkemizin ve milletimizin menfaatlerinin gerektirdiği şekilde konum alıyoruz."

"Bu borcu 14 Mayıs seçiminden zaferle çıkarak ödeyebiliriz"

Gençlerin heyecanları ve umutlarının, vizyon, program ve projelerinin ana taşıyıcısı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Bilimin, teknolojinin, yenilikçiliğin rehberliğinde, hak, hakkaniyet, ehliyet ölçüleri içinde, maddi kalkınmayı manevi ruhla teçhiz ederek ülkemizi adım adım hedeflerine yaklaştıracağız. Yönümüzü 'doğruya doğru' dönerek 'Türkiye için hemen şimdi' kararlılığıyla hareket ederken bir kez daha 'Durmak yok, yola devam.' diyoruz. Bu inançla Cumhur İttifakı'nın her bir mensubundan, AK Parti'deki tüm dava arkadaşlarımdan, bizimle yol yürüyen tüm kardeşlerimizden 14 Mayıs'a kadar gece gündüz çalışmalarını bekliyorum." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkeye 20 yılda kazandırdıkları eser ve hizmetleri, büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasının dinamosu haline dönüştürecekleri yeni bir döneme girerken herhangi bir kazaya asla meydan veremeyeceklerini vurguladı.

Erdoğan, "Kendimize, çocuklarımıza ve gençlerimize karşı, Cumhuriyetimizin yeni yüzyılında hayallerine kavuşmayı bekleyen herkese karşı borçluyuz. Bu borcu da ancak 14 Mayıs seçiminden zaferle çıkarak ödeyebiliriz. Önümüz Ramazan, bu mübarek ayı inşallah hem bereketinden ve feyzinden istifade edeceğimiz hem de 85 milyon insanımızın her biriyle gönül köprülerimizi güçlendireceğimiz bir iklime dönüştüreceğiz." dedi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, Necip Fazıl'a enteresan yakıştırmalar yaptığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Üstadı da ona kim takdim etti, onu da bilmiyoruz. Takdim ediyorsun, bari doğru takdim et. 14 Mayıs'a, Üstat Necip Fazıl'ın o veciz ifadesiyle 'pekleşerek' yani safları sıklaştırarak, birbirimize kenetlenerek, kalbimizde her bir insanımıza yer açarak hazırlanacağız. 'Önce vatanım ve milletim' diyen herkesle işbirliği yapmanın, ortak bir zeminde buluşmanın yollarını arayacağız. Şayet samimiyetle çalışırsak vatandaşımıza layıkıyla hizmet edersek Allah'ın izniyle istikametimiz de istikbalimiz de aydınlıktır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (Finlandiya'nın NATO üyeliği) Süreç neyse o süreci işleteceğiz

Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nın ardından Meclis'ten ayrılırken gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö'nün, 17 Mart Cuma günü Türkiye'ye geleceği hatırlatılarak "Haftaya Finlandiya'nın NATO üyeliği meselesi çözülür mü? Bu konu Meclise gelir mi?" sorusu üzerine Erdoğan, "Süreç neyse o süreci işleteceğiz. İnşallah, hayırlısı. Biz üstümüze düşen görevi yapacağız, verdiğimiz sözü tutacağız. Cuma günü gelsin, Sayın Cumhurbaşkanı'yla görüşüp verdiğimiz sözün gereğini yerine getireceğiz." ifadelerini kullandı.

Cumhur İttifakı'nın genişlemesine yönelik görüşmeler yürütüldüğü ifade edilerek, "Bugün DSP ve ANAP konusunda bir gelişme olur mu?" sorusuna Erdoğan, "Takip edeceksiniz, duyacaksınız onların hepsini." karşılığını verdi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve taka61.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.