Trazonspor - St. Galler karşılaşmasını Spor yazarları değerlendirdi
UEFA Konferans Ligi play-off turunda dün akşam ilk maçta deplasmanda golsüz berabere kaldığı St. Gallen'i ağırlayan Trabzonspor rakibi karşısında ilk yarısı 1-0 geride kapattı.
Bordo mavililer ikinci yarıda Enis Destan'ın golüyle eşitliği sağlarken mücadelenin normal süresi ve uzatma devrelerinde skor değişmedi. Seri penaltılarında 5-4 kaybeden Trabzonspor, Avrupa macerasını noktaladı.
Spor yazarları Trazonspor - St. Galler karşılaşmasını değerlendirdi:
İskender Günen: "Kaçınılmaz son"
İlk maçta rakip alanda avantajlı bir skor elde edildi. Ancak Trabzonspor kendi sahasında beklentilerin çok uzağında kaldı. Rakibi kendi alanında tutarak coşkuyu ve tempoyu artırarak pozisyonlar üretmek gerekirken tam tersi bir görüntü ortaya çıktı. St. Gallen önde baskıyı yapan ve topa daha fazla sahip olan takımdı. Çabuk ve hızlı atak girişimleriyle pozisyon üretmeye çalıştılar. Ardından sol kenardan geliştirilen atakla golü attılar. Orta alanda yaratıcı oyuncu eksikliği öne çıktı. Mendy ve Okay savunma anlamında belki takıma katkı yapan iki isim ama top Trabzon'a geldiğinde ise ofansta üretkenlikten uzak kalındı. Oyun aklı olan bir oyuncu eksikliği önemli ölçüde hissedildi. Kenarlarda ise ikili oyunlardan yoksunluk, ceza sahasına fazla oyuncuyla hücum yapamamak pozisyon üretememenin en önemli nedenleriydi. İkinci yarıda duran toptan Enis Destan skoru eşitledi. Yapılan oyuncu değişikliklerinden sonra ise top üçüncü bölgeye geldiği zaman üretmede yaşanılan sorunlar… 2. golü bulmak büyük önem taşır ama maç uzatmalara gittikten sonra har türlü sonucu kabullenmek zorundasın. Sonuç büyük bir hayal kırıklığı, çünkü iki takım arasında büyük farklar var. Kaliteni sahaya yansıtamadığın zaman ve oyun penaltılara gittiğinde ne yazık ki sonuç kaçınılmaz oldu. (Sabah)
Cemal Ersen: "Sadece turu kaybetmedi!"
Geçen hafta deplasmanda St.Gallen’in sinir uçlarıyla oynayan ancak sayısız gol pozisyonunu değerlendiremeyen Trabzonspor’un dün akşamki rövanş maçında işi uzatmalara ve penaltılara götürmesi trajik bir senaryo idi. Yapamadık. Avantajı kullanamadık. Söz penaltı atacak oyunculara kaldı, kullanamadık. Kimsenin suçu yok. Sorumlu kaçıran o son oyuncuda değil. Yanıt bekleyen soru iş neden bu noktaya geldi?
Maçı kazanmak ve turu geçmek adına çok yetersiz kaldı temsilcimiz. Yedi gün önce perperişan ettiği rakip karşında nasıl bu denli ürkek, korkak ve kabullenmiş bir görüntü verebilirsiniz ki? Son söylenecek yorumu başa alayım. Sezona şampiyonluk iddiası ile başlayan ve Avrupa defterini bu kadar erken kapatan bir takımda elbette sorgulanacak makamlar olacaktır. Futbol camiamızda gelenektir; günah keçisi teknik direktördür. Kabul; onun oyun planları, kurgusu ve tercihleri tartışılır. Bence de sezon öncesi kurulan kadro üzerinde ne kadar etkinliği varsa, o kadar sorumludur teknik direktör. Abdullah Avcı gelinen noktada hesap sorulacak ilk insandır.
İyi de; kritik maçlarda sorumluluk almayan, kalıpların dışına çıkmayan ve çözüm üretmesi gerekirken kendini geri çeken oyuncular nerede? Milyonlarca euro ödenen futbolcular, sonsuz taahütler verilen yıldız eskileri ortada dururken, Avcı’nın suçu onlara güvenmek mi? Veya oyuncuları ile arasında sorun mu var?
Başkan Ertuğrul Doğan belki de hesapta olmayan bir erken veda sonrası planlarını değiştirecektir. Çünkü sezon öncesi tüm tasarruflar ona sorular. Trabzonspor dün gece taraftarın beklentilerini ve hayallerini erken bitirdi. Eğer hesap soracaksanız, gerçekçi davranarak düzenin oluşmasına hizmet edenlerini konuşacaksınız. St. Gallen maçı uzun zamandır yolunda gitmeyen sistemin ve gerçekleri görmekten uzak kalan anlayışın yüzleşmesi gereken bir gerçektir.Ve bir soru daha; transfer daha bitmedi ama harcanan onca para ve karşılığı tartışılırken her hedeften birer birer kopmak Trabzonspor’un geleceğine nasıl bir katkı sağlacak? Bordo-mavilileri güç ve tartışılacak bir gelecek bekliyor. (Milliyet)
Olcay Çakır: "Sonuç yine sıfır..."
Trabzonspor’da bazı şeyler daha sezon başlamadan öyle hızlı bir şekilde tüketildi ki, tek maç üzerinden değerlendirme yapmak da hayli güçleşti. Ne desek boş şu gün. Başlı başına bir süreç aslında Avrupa mecrası. UEFA Avrupa ligi gibi bir mecrada olabilmek bile mümkünken, Konferans Ligi için bu kadar efor sarf etmek bile eleştiri konusu aslında. Kadro maliyetleri (Kime göre neye göre) büyük olunca, hele de rakiplerden büyük olunca, beklenti de ona göre artmış oldu. Bu tip maçların hikayesine geçen yıldan başlamak bile mümkünken, biz maça yine kendi içinde değerlendirmelerle başlayarak devam edelim. Kimse üzülmesin, kimse kırılmasın, kimse tavır almasın, taraftarlar üzülmüş ne gam! İlk maçın umut veren dakikalarının bir benzeri yaşanır diye düşünüyorduk açıkçası. Hoca da öyle düşünmüş olacak ki kadroda değişiklik yapmadı. Kazanan kadro muamelesi gördü ilk maçın kadrosu. Doğru uygulama gibi gözükse de; pratikte karşılık bulmadı bu tercih. Saha seyirci avantajıyla bütünleşmedi. Gol beklentisi düşük, rakip ceza sahası içinde yine yoklar oynandı. Mendy ilk maç iyiyse, rakibin onu hedef alması hesap edilemedi. (Fanatik)
Tunç Kayacı: "Attıkları gol bile yeterliydi"
Trabzon’da öyle bir ilk yarı oynandı ki soyunma odasına 1-0 yenik gittiğimiz için mutlu olduk! St Gallen Avrupa’nın vasat kadrolarından birine sahip ama bizden daha iyiler. Nedeni bir oyun planları var, koordinasyon olarak hazırlar, birlikte oynama alışkanlıkları yani bir olur ezberleri var ve bunu sahada çok iyi uyguluyorlar. Dün gece ilk yarıdak İsviçre’deki maçın bütününde buldukları pozisyonun iki katını buldular. Sadece attıkları gol bile bizim savunma zaafımızı anlatıyordu. Açıkçası oyunun en azından bir tarafını iyi oynasak iyimser olabilirim. Ne hücumda ne de savunmada olmayınca ister istemez karamsarlık ağır basıyor. İkinci yarıya Avcı Cihan Çanak ve Malherio hamlesiyle başladı. Özellikle orta alanda Cihan’ın farkı hemen etkisini gösterdi genç yıldızın nefis şutunu kaleci kornere çeldi ve akabinde Enis’in nefis kafa golüyle 1-1’i ve de coşkuyu yakaladık. Trabzonspor adına dün gece şunu net gördük iyi bir tandem ve önlerinde Mendy ile Okay ikilisi vazgeçilmez isimler oldu.
Zenginlik yaratılamadı
Gördüğüm zaaf top rakipteyken özellikle kanatlardan rakibe çok geçiş vermemizdi. İkinci yarıdaki pozitif oyuna bakınca ilk yarıdaki negatif futbol bizim için bir kayıptı. Draguş ve Trezeguet ile tur için tüm ofansif hamleleri yapan Abdullah Avcı yine de rakip ceza alanında istediğimiz pozisyon zenginliğini yaratamadı son bölümde. Uzatmalara kalan karşılaşmanın kaderini penaltılar belirledi. (Fanatik)
Koray Durkal: "Bordo ile mavi kadar farklı"
Deplasmandaki maçın aksine ilk 45 dakikada sahada vasat bir Trabzonspor vardı. Oyuncular bedenen sahada ama ruhen orada değil gibiydiler. Koşmak yerine yürümeyi tercih eden bir 11 vardı sahada. Maçtan önce Abdullah Avcı, “Büyük Trabzonspor taraftarının önündeyiz. Büyük bir avantaj bizim için” demişti. Ama o avantaj bile yetmedi. İlk maçtaki doğruların tam aksini izlediğimiz bir 45 dakika izledik kısacası. St. Gallen golü de tüm bu tezatların yaşandığı bölümde geldi. Yenilen golde rakip oyuncuyu adeta yürüyerek karşılayan bir savunma vardı. Üçüncü bölgede üretken olmak şartıyla bir şansı var demiştim ama Trabzonspor bu üretkenlikten çok uzaktı.
ENERJi GELDi AMA...
İkinci yarıya Ozan Tufan ve Bardhi’nin yerine Cihan-Malheiro ikilisini sahaya süren Avcı maçın ritminin değişmesini sağladı. Devrenin hemen başında Enis Destan’ın kafa golüyle gelen beraberlik sonrası Trabzonspor’da işler tamamen tersine döndü. Soldan Barisic-Orsic de hücumlara destek vermeye başlayınca oyun hakimiyeti tamamen Trabzonspor’a geçti. Özellikle Cihan enerjisiyle takıma pozitif bir hava getirse de maçın penaltılara gitmesi için yeterli olmadı. Seri penaltılarda bir tecrübe abidesi Savic’in direkten dönen vuruşu ve boşa giden ilk 45 dakika Trabzonspor için Avrupa’ya veda etmesine neden oldu. (Hürriyet)
Safa Can Konuksever: "Tek devre yetmez!"
lk yarıdaki oyunu anlatmak için Trabzonspor’un gol beklentisine (0.14) bakmak yeter! Ne bir organizasyon, ne bir iştah görebildik bu bölümde. Gol yedikten sonra dahi reaksiyon göstermeyen, topa sahip olamayan, rakibini de kesinlikle ısırmayan Bordo-Mavililer ikinci devreye çok başka başladı. Elbette Enis Destan’ın kornerden gelen topta attığı golün etkisi bunda büyüktü. 1-1’i bulunca momentumu da yakalayan Trabzonspor, rakip kaleye çok daha bilinçli ve ısrarlı gitmeyi başardı. Özellikle Pedro-Cihan ikilisinin atletizm noktasında sağladığı katkıyı es geçmemek gerek. İki dinamik isim enerjiyi yükseltti fakat özellikle 65-70’e kadar oynanan doğru oyun 2. golü getirmeyince fiziksel dalgalanmalar baş gösterdi.
Risk pahalıya patladı
Maçın ikinci devresinde biraz sertlik biraz atletizm, çoğu defoyu kapatmaya yetmişti Trabzonspor’da. Ancak uzatma bölümünde atmaktan ziyade yememeyi önceleyen bir görüntü vardı takımda. Trezeguet’nin direkten dönen frikiği dışında çok ciddi bir tehlike yaratamadı Bordo-Mavililer. Penaltılara işi bırakmak riskti. Ve bu risk pahalıya patladı. Trabzonspor, tarihinin en pahalı kadrolarından biriyle Avrupa’ya kalamadı, üstelik de St. Gallen gibi sıradan bir rakibe karşı! (Fanatik)