Trabzonspor Başakşehir maçını Spor yazarları değerlendirdi
REHA KAPSAL - HER DERDE DEVA!
Böyle önemli bir maçta Nwakaeme, Ekuban, Flavio ve Abdulkadir Parmak gibi hem takımın omurgasında etkili hem de hücumda yetenekli ve üretken önemli oyuncuların oynamamasının eksikliğinin saha içi direkt olarak yansıması; bordo-mavililerin hem yetersizlik seviyesini yükselttiği gibi hem de takım kalitesini ve oyun kalitesini olumsuz yönde etkiledi.
Özellikle orta sahada oyunu tutamayan, pas yapamayan, rakibi karşılamayan, hücumda üretken olamayan, top ayağındayken organizasyonlarda akıl koyamayan, daha çok anlık gelişen bireysel ataklarla sonuç almak isteyen bordo-mavililer; bunu da kalite eksikliğinden istenilen seviyede yapmakta zorlandılar.
Trabzonspor'un geçen seneye göre hem oyuncu hem de oyun kalitesi fazlasıyla geriledi. Bordo-mavililer saha içindeki güçlü hücum oyunlarıyla rakipleriyle tehdit eden, önlem almaya iten ve korkulan görüntüsünün çok uzağında olduğundan, bu sezon rakipleri Trabzonspor'u daha rahat çözüp oyun üstünlüğünü de ele alarak, istediği skorları almasını bildiler. Trabzonspor'un ileriye dönük en büyük sıkıntısı da bu gibi görünüyor.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
Rakiplerine karşı eğer oyun gücünü bir an önce tekrar kazanamazsa, hem takım içindeki özgüven eksikliği ve tedirginlik, hem de saha içinde sorumluluk almama duygusu daha da fazlalaşacaktır. Bordo-mavililerin güçlü oyunu istediği seviyeye gelmediğinden, büyük takımların kriz zamanındaki işler kötü gittiği süreçlerde saygınlığını yitirmesine (oyun anlamında) neden olabiliyor, bu da her şeyden daha tehlikelidir. Trabzonspor öncelikle bu kozu rakiplerine vermemeli.
Evet sezonun daha başı, geçen seneki takım iskeletini oluşturan oyuncuların çoğu gitti ve yeni bir oyuncu topluluğu oluşturuldu.. Ancak buna rağmen saha içindeki görüntü; şu an için ileriye dönük de olumlu sinyaller vermiş değil. Elbette Trabzonspor'un eksiklikleri var, önemli oyuncuları da oynamadı; fakat Newton'un da sezon başından beri takıma eli değmedi, takımı geliştiremedi.
Saha içi organizasyonlarının istenilen seviyenin çok uzağında kalması, oyuncuların saha içi coşkularının düşüşte olması, konsantrasyon sorunu yaşamaları, disiplinsizlikleri ve reaksiyon vermemeleri; bunların hepsini istenen seviyeye getirecek olan da teknik adam Newton'dur. Puan alamayan, galibiyete hasret kalan, gol atamayan takımlara karşı 'her derde deva' bir Trabzonspor izliyoruz.
ZEKİ UZUNDURUKAN - NEWTON'UN ESERİ
Başakşehir'i yıllar sonra bu kadar formsuz ve enerjisi düşük yakalamışsın. Üstelik de 10 maçtır yenemediğin son şampiyonu! Bu Başakşehir'i de yenemiyorsan, o zaman şampiyonluk yarışında işin çok zor demektir... Evet geçen sezonun demirbaş oyuncularından Sörloth, Novak, Sosa, Ekuban, Nwakaeme, Abdülkadir Parmak gibi oyuncuların yoktu sahada. Ama bu oyuncuların yerine alınan yabancılar da henüz bir farkını ortaya koyamadı. Victor Hugo iyi bir futbolcu. Alınan yabancıların en kalitelisi zaten.
Daha maçın başında Abdülkadir Ömür, öyle bir pozisyon yakaladı ki, kendisine şut koridoru oluşturdu ama topu köşeye bırakmak yerine Skrtel'in kafasına nişanladı. Trabzonspor atamayınca İrfan Can ile golü buldu konuk ekip. Bu golde Baker öyle acemice bir hata yaptı ki, oysa onun bölgesinde oynayan oyuncuların fantaziye kaçmadan, garanti oynaması gerekir. Hatayı yaparsan golü de yedirirsin! İkinci yarıya Başakşehir daha iyi başladı. Visca, haftanın en güzel gollerinden birini atarken, Uğurcan'ın kapattığı köşeden bu golü yemesi de genç kaleciye yakışmadı.
Trabzonspor, belli ki milli maç arasını iyi geçirmemiş. Eddie Newton'un Trabzonspor'u ne oynattığı belli değil. Artık mazereti de yok! Bu Trabzonspor, haftaya Fenerbahçe maçını da kaybederse, Newton hedef haline gelir. Çünkü takım hem kötü oynuyor hem de başarısız sonuçlar alıyor.
Sezonun en başında söyledim. Eğer bir hocayı güvenip göreve getiriyorsan, sabredip, arkasında duracaksın. Bakalım bu kadar vasat futbol oynatan, henüz takım oluşturamamış ve kötü sonuçlar alan İngiliz hocaya ne kadar sabredecek yönetim! Ben istikrardan yanayım her zaman. Keşke Hüseyin Çimşir kalmış olsaydı! Takımda evet dün 4 önemli oyuncu yoktu! Ama alınan yeni yabancılar farkını ortaya koyamadı henüz.
Ligin 5. haftası geride kalırken, daha takım olamamış, eski savaşçı kimliğinden uzak bir Trabzonspor var orta yerde. Takım hücum bölgesinde birbirine çok uzak oynuyor. Abdülkadir Ömür, bir türlü kendini toparlayamadı. O eski Ömür'den eser yok hala.
Başakşehir'e karşı oynuyorsanız bu kadar havadan orta yapmak neden? Bütün ortaları Başakşehir savunması karşıladı. 2 sezon önce öz evlatlarla, gençlerle oynayan Trabzonspor'da bir ruh vardı, bir sempatik takım duruşu vardı. Sahada savaşan bir Trabzonspor vardı. Dün ise sahada yürüyen, özgüveni olmayan, ruhsuz ve teslimiyetçi bir ekip vardı...
Her ne olursa olsun, sahada bordo-mavili formanın bir ağırlığı vardır! O formayı sırtına geçiren oyuncu savaşacak, yenilirken bile futbolu ile alkışlanacak. Eddie Newton için kafamda soru işaretleri vardı. O soru işaretleri adeta bir soru dağına dönüştü!
Bu hoca ile Trabzonspor'un işi çok zor! Fenerbahçe derbisinden alınacak sonuca göre Trabzonspor ya hayat bulacak, ya da fatura hocaya kesilecek gibi bir senaryo çıktı ortaya... Durum ortada! Böyle gitmez! 2 sezondur çok iyi oynayan ve geçen sezon kupa kaldıran Trabzonspor neden bu halde? Teknik heyet acilen bir durum değerlendirmesi yapmalı? Yoksa Trabzonspor'un bu futbolla Fenerbahçe karşısında işi çok zor!.
NECMİ PEREKLİ - BAŞAKŞEHİR ÇARPTI
Trabzonspor maçına dokunmadan önce komşumuz Rizespor'u 3-1'lik mağlubiyetten 5-3 gibi açık farkla almasından dolayı kutluyorum. Şimdi gelelim Trabzonspor'a... Futbol jeopolitiği der ki "Bir takımın rakibi karşısında başarı sağlayabilmesi için orta sahayı hakimiyetine almalıdır." Maçın belli bir dakikasında dikkatle oyuncuları izliyorum.
İnanır mısınız belki de beş dakika boyunca Başakşehir oyuncuları topu gezdirirken Trabzonsporlular sahada en ufak bir müdahale dahi yapamadan onları adeta tribünde maç seyreder gibi izliyordu. Trabzonspor'da orta saha oyuncusu diye sahada forma giyen bir tek görev yapan oyuncu dahi yoktu.
Liglerin başından beri galibiyet yüzü görememiş olan geçen yılın şampiyonu geldi geldi de Trabzonspor'u hem de kendi sahasında yendi. Hatta skora razı olmayıp maça asılsa idi daha da açık farklı kazanması işten bile değildi. Teknik ve taktik hatta sistem üzerine oynayan bir takıma karşı sen sadece kas gücüne dayalı bir mantıkla sahada var olmaya çalışırsan sonuç budur.
Bu kötü gidişatın ve tablonun müsebbibi teknik sorumlulardan ziyade kesinlikle böyle bir takım kuran Trabzonspor idari yönetimindedir. Başkan Ağaoğlu divan toplantısında kulübü kâra geçirdiğini söylüyor. Eee; sayın başkan böyle bir takım ve ekip kurarsan kâra geçmek elbette pek de fazla bir maharet sayılmasa gerek.
Trabzonspor'un sahadaki bu kötü oyununun sebebi bana göre maç alamama stresine bağlı bir korku ve panik fotoğrafıdır. Korkarım bu psikozdan kurtulamadığı taktirde gelecek haftalarda Trabzonspor'u çok daha kötü sonuçlar bekleyebilir. Gelelim bizim Abdulkadir'e... Abdulkadir, Şenol Güneş seni milli takımda oynatmıyor diye bir sürü taraftar ona sitem ediyordu. Bu oyunla demek ki haklı taraf olan Şenol Güneş imiş. Seni bu durumda milli takım kadrosuna çağırmaması sana daha büyük lütuftur unutma.