Su havzalarıyla ilgili projenin Doğu Karadeniz paydaşları Trabzon'da buluştu
TRABZON (AA) - Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürü Bilal Dikmen, Türkiye'de yıllık 1340 metreküp olan kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının, nüfus artışı göz önüne alındığında 2040 yılında 1120 metreküpe kadar düşmesinin öngörüldüğünü söyledi.
Avrupa Birliği ve Türkiye tarafından finanse edilen "6 Havzada Nehir Havzası Yönetim Planlarının Hazırlanması İçin Teknik Yardım Projesi" kapsamında Doğu Karadeniz Havzası Paydaş Danışma Toplantısı Trabzon'daki bir otelde gerçekleştirildi.
Dikmen, açılışta yaptığı konuşmada, suyun, medeniyetlerin etrafında kurulduğu, bilim insanlarının başka gezegenlerde hayat emaresi olarak aradığı, yeryüzünün en büyük zenginliği ve hayatın olmazsa olmazı olduğunu söyledi.
Tüm dünyayı etkileyen Kovid-19 salgını döneminde suyun ne kadar önemli olduğunun bir kez daha görüldüğüne dikkati çeken Dikmen, su kaynaklarına ihtiyacın her geçen gün arttığını, nüfus artışı, insanların istek ve ihtiyaçlarının artması ve sanayileşmenin gelişmesi nedeniyle su kaynaklarının hızla azaldığını vurguladı.
Dünya nüfusunun 1960'ta 3 milyar iken bugün 8 milyara yaklaştığını ancak dünyadaki su kaynaklarının miktarı ve dünya üzerine düşen yağışın aynı olduğunu ifade eden Dikmen, şunları kaydetti:
"Yağış ve suyun miktarı sabit olmasına rağmen kişi başına düşen suyun miktarı da hızla azalıyor. Ülkemizde kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 1340 metreküp civarındadır. Nüfus artışı ve sanayileşme hızını göz önüne aldığımızda 2040 yılında nüfusumuzun yaklaşık 100 milyon civarında olacağını öngörüyoruz ve bu durumda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 1120 metreküpe kadar düşecek. Tabii ki bu su miktarı bölgelere ve yaşayan nüfus oranına göre dengeli bir dağılım göstermiyor."
Dikmen, Türkiye'deki su kaynaklarının yüzey akışının neredeyse yüzde 50'sinin Fırat-Dicle Havzası, Doğu Karadeniz Havzası, Doğu Akdeniz Havzası ve Antalya Havzası'ndan sağlandığını ancak nüfusun sadece yüzde 15'inin bu havzalarda yaşadığını aktardı.
Suyun sınırsız değil son derece sınırlı bir kaynak olduğunu, bu sınırlı kaynağın da insanların istek ve ihtiyaçlarının artışı, iklim değişikliği ve tüketim politikalarının baskısı altında bulunduğunu anlatan Dikmen, su kaynaklarının miktar ve kalitesinin korunması, sürdürülebilirliğinin sağlanarak gelecek nesillere aktarılması için çalışmalar yürüttüklerini belirtti.
Su kaynaklarına etki eden tehlikeli maddelerin kontrolünden, hassas alanların belirlenmesine, nehir-havza yönetim planlarının hazırlanmasından içme suyu havzalarının korunması hükümlerinin geliştirilmesine, su teminatlarından kayıp ve kaçakların kontrolünden, içme suyu arıtma tesislerinin mevcut durumlarının değerlendirilmesine, yer altı suyu kalitesinin korunması ve iyileştirilmesinden taşkın ve kuraklık yönetimin planlarının hazırlanmasına ve daha birçok alanda projeler yürütüldüğünü aktaran Dikmen, yürütülen AB projesiyle ilgili de şunları söyledi:
"Projenin maksadı, nehir havza yönetim planlarının su çerçeve direktifi uyarınca hazırlanmasında ülkemizin kapasitesinin artırılması ve geliştirilmesidir. Proje 6 milyon 915 bin avro bütçesiyle havza yönetimi konusunda ülkemizdeki en büyük proje olmakla birlikte Avrupa'da da AB destekli en büyük bütçeli teknik yardım projelerinden biridir. Proje kapsamında 6 havza, yüzölçümü olarak yaklaşık 200 bin kilometrekarelik alan ile ülkemizin yüzölçümünün yüzde 25'ini ayrıca kısmen ve tamamen 42 ili kapsaması nedeniyle illerimizin yarısından fazlası değerlendirilecektir."
Dikmen'in ardından proje direktörü Ünal Sayman ile proje takım lideri Jaroslav Slobodnik de değerlendirmelerde bulundu.
Toplantıya, Doğu Karadeniz Havzası içinde yer alan illerin paydaş kurumların temsilcileri katıldı.