Salgın döneminde propolis tüketimi sitokin fırtınası sendromunu önleyebiliyor öngörüsü
Beslenme Uzmanı Selahattin Dönmez, pandemi sürecinde bağışıklık sistemini destekleyen ürünler arasında propolisin öne çıktığını belirterek, "Propolis, antioksidan etkisini oluşturan fenolik bileşenlerle hastalığın bulaşmasını ve virüsün akciğerlerde yaratacağı ölümcül etki mekanizmasını önlüyor, düzenli kullanımda Kovid-19 için çok önemli bir klinik tablo olan sitokin fırtına sendrom riskini azaltıyor." ifadelerini kullandı.
Balparmak'tan yapılan açıklamada, işçi arıların doğadaki otsu ve odunsu bitkilerin kabuk, yaprak, dal, filiz, tomurcuk gibi çeşitli kısımlarından topladıkları reçineleri salgıladıkları enzimlerle birleştirerek oluşturdukları propolisin, en yüksek antioksidan etki gösteren arı ürünü olduğu aktarıldı.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Beslenme Uzmanı Dönmez, pandemi sürecinde bağışıklık sistemini destekleyen ürünler arasında propolisin öne çıktığını, bunun en önemli nedeninin vücudun savunma sistemini adeta "şaha kaldırması" olduğunu belirtti.
Dönmez, propolisin, içerdiği Kafeik Asit Fenetil Ester (CAPE) ve Pinocembrin adlı bileşenler sayesinde virüsün hücrelere tutunmasını önleyerek hastalıktan korunmaya katkı sağladığına işaret ederek, yapılan birçok araştırmanın propolisin, virüslerin çoğalmasını önlediği, kanın pıhtılaşmasını engellediği ve bağışıklığı güçlendirmeye yardımcı olduğunu ortaya çıkardığını kaydetti.
- "Önerim, propolis seçerken mutlaka etiketini okumanız"
Selahattin Dönmez, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Propolis, antioksidan etkisini oluşturan fenolik bileşenlerle hastalığın bulaşmasını ve virüsün akciğerlerde yaratacağı ölümcül etki mekanizmasını önlüyor, düzenli kullanımda Kovid-19 için çok önemli bir klinik tablo olan sitokin fırtına sendrom riskini azaltıyor. Propoliste doğal olarak bulunan CAPE etken maddesinden günde 1200 mg kadar kullanıldığında etkinin görülebileceğinin altı önemle çizilmişti.
Propolisin değerli olmasını sağlayan ayrıcalık, kovandan alındıktan sonra uygulanan ekstraksiyon işlemine bağlı. Çünkü propolisin tüketiciye ulaşan son halindeki biyoaktif bileşenlerin miktarı ve kalitesi uygulanan ekstraksiyon tekniğinden etkileniyor. Propolisin ekstraksiyonunda çözücü olarak etanol veya propilen glikol gibi alkol türevleri yaygın olarak kullanılıyor. Ancak günümüzde yeni geliştirilen teknolojiler sayesinde tüketicilere son üründe alkol içermeyen yeni nesil propolisler sunulmaya başlandı. Hiçbirimiz bu konuda uzman değiliz ama etiket okuyabiliriz. Benim önerim, propolis seçerken mutlaka etiketini okumanız, son üründe taşıyıcı olarak alkol türevi maddeler yerine su içeren ve saf propolis miktarı belli olan ürünleri tercih etmek. Çünkü birçok sağlık otoritesi ve bilimsel araştırmalar ekstraksiyonda taşıyıcı olarak kullanılan mono propilen gibi alkol türevi maddelerin yetişkinlerde, hatta çocuklarda merkezi sinir sistemi, böbrek, karaciğer, solunum ve kalp fonksiyonları üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini vurguluyor."
Propolisi hamile ve emziren anneler, 4 yaş altındaki çocuklar ve arı ürünlerine alerjisi olanlar dışında herkesin kullanabileceğini aktaran Dönmez, "Propolis buruk, kekremsi bir tada sahip. Bu nedenle taze sıkılmış meyve suları, çay, kahve, süt, maden suyu ile daha rahat tüketilebilir. Bunun yanı sıra alkolsüz propolisi suya ekleyip karıştırın, boğazınızın derinliklerine kadar çalkalayın ve yutun. Boğaz yoluyla geçen virüslerin de temizlenmesine yardımcı olacağından emin olabilirsiniz." ifadelerini kullandı.