Kovid-19'un uğradığı mutasyonları önlemenin yolu aşılama ve tedbirlere uymaktan geçiyor
Yayılımının artmasıyla bulaşıcılığı daha yüksek varyantları ortaya çıkan yeni tip koronavirüsün (Kovid-19), yeni mutasyonlara uğramasının önlenebilmesi ve salgının kontrol altına alınabilmesi için aşılama ve tedbirlere sıkı sıkıya uyulması büyük önem taşıyor.
Çin'in Vuhan kentinde Aralık 2019'da ortaya çıkan Kovid-19'un, mutasyona uğrayarak İngiltere, Güney Afrika ve Brezilya'da ortaya çıkan üç varyantı, yayılma hızının yüksek oluşu nedeniyle küresel tehdit oluşturuyor.
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK), Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (KLİMUD), Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti (TMC) ve Halk Sağlığı Uzmanlığı Derneğinin (HASUDER) ortak çalışmasıyla küresel Kovid-19 salgınında gerçekleşen mutasyonların ortaya çıkışı ve hastalık riskine ilişkin değerlendirme yapıldı.
Değerlendirmede, varyantların ortaya çıkmasının en önemli sebebinin insanlar arasında virüsün dolaşması olduğu vurgulanarak toplumda enfeksiyonların yayılımı ne kadar az olursa varyantların yayılma olasılığının da o kadar azalacağı belirtildi.
Bu nedenle, her bir Kovid-19 vakasının engellenmesinin kritik önem taşıdığı, aşılama ve kısıtlama tedbirlerinin yanı sıra aktif takip yapılmasının varyant virüse karşı en etkili önlemlerden olduğunun altı çizildi.
Değerlendirmedeki bilgilere göre, İngiltere'de kent bölgesinde Aralık 2020'de dikkati çeken ve VOC (variant of concern) 202012/01 olarak isimlendirilen varyant, 2020'nin eylül ayının ikinci yarısında ortaya çıktı. Bu varyant, özellikle aralıkta İngiltere'nin güneyinde "sıkı kapanma" önlemlerine rağmen hızla yayılarak baskın hale geldi.
Şu ana kadar yapılan incelemelerden elde edilen veriler, mutasyonlu virüsün bulaşma hızının ve ölüm oranının daha yüksek olduğunu ortaya koydu. Bulaşıcılığın ve yayılma hızının artması nedeniyle yükselen vaka sayıları, ağır hasta ve ölüm sayılarının artmasına yol açarak sağlık sistemi üzerinde baskı oluşturdu.
Araştırmalar, aşı ve doğal enfeksiyonlardan sonra edinilen bağışıklık yanıtlarında etkinlik kaybı olasılığının düşük olduğunu gösterdi.
Birçok ülkeye yayılan mutasyonlu virüs, özellikle İrlanda, Portekiz, İsviçre ve Danimarka'da toplum içi bulaşmalardaki payını artırdı.
"Güney Afrika'da görülen varyant 31 ülkede saptandı"
Değerlendirmelere göre, "B.1.351" olarak isimlendirilen ikinci varyant, Aralık 2020'de Güney Afrika'da yaz aylarına rağmen yaşanan ikinci dalga sırasında görüldü.
İlk çalışmalar, bu varyantın doğal enfeksiyon ve aşılama sonrası gelişen antikorlar tarafından nötralizasyona karşı dirençli olabileceğini gösterdi, bu mutasyonların tedavi amaçlı kullanılan bazı antikorların etkinliklerini de azalttığı belirlendi.
Şu anda Güney Afrika'da baskın hale gelen bu varyantın bulaşıcılığının arttığı belirlendi ancak hastalığın seyriyle ilgili bir değişikliğe yol açıp açmadığı henüz tespit edilemedi.
Birçok ülkede "seyahatle ilişkili vakalar" şeklinde görülen bu varyant, şu ana kadar 31 ülkede saptandı. Bunların bazılarında başta İngiltere, Fransa ve İsrail olmak üzere seyahat öyküsü olmayan vaka kümelenmelerine neden olduğu belirlendi.
"Brezilya varyantı, Japonya ve Güney Kore'de de görüldü"
"P1" olarak kodlanan Brezilya varyantının da Amazon eyaletinde yaygın halde bulunuyor. Bu varyant, enfeksiyonu daha önce geçirmiş kişiler arasında yayılabilme ihtimalinden dolayı yüksek riskli görülüyor ve diğer iki varyant gibi dikkatle izleniyor.
Hastalığın seyri ve ölüm oranları üzerindeki etkileri henüz belli olmayan Brezilya varyantı, Japonya ve Güney Kore'de Brezilya seyahatinden dönenlerde de saptandı.
Varyantlar Türkiye'de görüldü
Öte yandan, Türkiye'de 29 Ocak'ta itibarıyla 17 ilde 128 kişide tespit edilen mutasyonlu virüsler 23 şehirde 199 kişiye yayıldı.
Mutasyonlu virüslerin 196'sının İngiltere, 2'sinin Güney Afrika, birinin de Brezilya varyantı olduğu belirlend