Türkiye ‘barış koridoru’ oluşturmayı hedefliyor
İstinye Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Aylin Ünver Noi, Türkiye’nin bölgede barış koridoru oluşturmayı amaçladığını söyledi. Doç. Dr. Noi, “Öncelik, tampon bölge oluşturularak Türkiye’yi, bölgeden gelecek terör tehditine karşı korumak ve Türkiye’deki Suriyelilerin o bölgeye yerleştirilmesidir” dedi.
İstinye Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Aylin Ünver Noi, Barış Pınarı Harekatı üzerine açıklamalar yaptı. Türkiye’nin uzun zamandır Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturulmasını istediğini aktaran Doç. Dr. Noi, “ABD ile bir güvenli bölge protokolü imzalandı ancak Türkiye’nin istediklerinin tam olarak yerine getirilmediğini gördük. Güvenli bölgenin derinliği, kim tarafından kontrol edileceği, YPG/PKK terör örgütünün bölgeden çekilmesi ve ellerindeki silah ve mühimmatın ABD tarafından geri alınması gibi pek çok konu da iki ülke ortak bir noktada buluşamadı. Türkiye, aslında belli bir süre verdi fakat netice olmadığı için operasyon kararı alındı” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE ÖZELLİKLE ‘BARIŞ’ VURGUSU YAPIYOR
Türkiye’nin en büyük amacının barış koridorunun oluşturulması olduğunun altını çizen Doç. Dr. Noi, “Türkiye özellikle ‘barış’ vurgusu yapıyor. Ülkemizde misafir ettiğimiz 3 buçuk milyonun üzerinde Suriyeli var. Suriyelilerin bir kısmının da geri dönmesini sağlayabilecek bölgenin oluşturulması hedefleniyor. Bu noktada uluslararası toplumun maddi desteği çok önemli. Oluşturulmak istenen barış koridoru bütün ülkeler için barış koridorudur, ülkelerin konuya böyle yaklaşması gerekiyor” diye konuştu.
OPERASYON SONRASI GELİŞMELER ÖNEMLİ
Doç. Dr. Aylin Ünver Noi, “Bölgede ABD belli bir yere kadar askerini çekti. Böylece hem kendi askerini güvence altına aldı hem de operasyona destek vermeyeceğini de gösterdi. Operasyon kadar sonrası gelişmeler de çok önemli. İdlib sorunu devam ediyor, orada HTŞ’nin silahsızlandırılması ve bölgenin terörden arındırılması gibi Türkiye’nin taahhütleri var. Şimdi Fırat’ın Doğusu’nda DEAŞ’a karşı savaşta da liderlik ve sorumluluk alma durumu söz konusu. DEAŞ’ın tekrar güçlenmemesi gerek, zor bir süreç. Türkiye’nin askeri müdahalesi sonrası Esad rejimi bir hamle yapacaktır. Suriye ve PYD/YPG ilişkileri de sürece etki edecek diğer gelişmeler olabilir.” dedi.
Doç. Dr. Noi, “Tampon bölge oluşturularak Türkiye’deki Suriyelilerin o bölgeye yerleştirilmesinin öncelendiği bir operasyon olacak diye düşünüyorum. Bölgenin daha da istikrarsızlaşma olasılığı ve DEAŞ’cıların durumu ise Avrupa’yı tedirgin eden diğer konu. Keza Avrupalılar Suriye’de DEAŞ’a katılan kendi vatandaşlarının ülkelerine geri iade edilmesini istemiyorlar. Güvenli bölge oluşturarak mültecilerin yaşayabilmesi için hazır hale getirmek ve Suriye’nin siyasi çözümüne de destek olacak bir sürecin devam ettirilmesi ve bu süreçte uluslararası toplumun maddi desteği önemli. Bu hareket diğer operasyonlara göre daha farklı ilerleyecektir, benzerlik aramak mümkün değil. YPG-PKK terör örgütünün nasıl karşılık vereceğini de bilmiyoruz, direnç göstermeden de çekilebilirler” ifadelerini kullandı.
“NATO KAFA KARIŞTIRIYOR”
Türkiye’nin NATO üyesi olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Noi, “Burada bir kafa karışıklığı var. ABD’li senatör Graham, ABD Başkanı Trump’ın Suriye’den asker çekme kararı sonrası eğer Türkiye Fırat’ın Doğusuna askeri operasyon yaparsa Türkiye’nin NATO üyeliği askıya alınmalı ve Kongre yaptırım uygulamalı demişti. NATO’nun taahhütlerinden birisi de üyeleri herhangi bir tehditle karşılaştığı zaman diğer üyelerin de tehdit olarak algılayıp, müdafaa etmesi gerekir. Burada tam tersi bir durum söz konusu. Sanki Türkiye NATO üyesi değil, ülkemizi savunmak adına bu taahhüt kullanılmıyor, PYD-YPG’yi savunan bir tutum içerisindeler. Bu yaklaşım NATO’nun varoluşunu ve üyelerini ne kadar koruduğunu sorgular niteliktedir” diye konuştu.