Ahmet Ağaoğlu, TRT Spor’da Önemli Açıklamalarda Bulundu
“Bütçe kontrol altında”
“UEFA’dan hasarsız çıkan tek kulübüz”
Programda ilk olarak ekonomik durumla ilgili gelen soruları yanıtlayan Ağaoğlu, şunları söyledi:
“Kulübe gelirken beklediğimiz sıkıntılar vardı, ancak gördüğümüz tablo farklıydı. Ödemelerle ilgili dün resmi web sitemizden paylaştığımız tabloya bakılacak olursa çok enteresan isimler var. Cavanda’nın bonservisi bile ödenmemiş. Bu tabloyu gören herkes şaşırıyor, biraz da garipsiyor. Geriye dönük bu kadar can sıkıcı finansal tablo beklemiyordum. Mevcut profesyonel kadronun ödemelerini bekliyordum. FIFA’da ve TFF’de dünya kadar sorunlu dosyayla karşılaştık. Ayrıca transfer yasağı vardı. Transfer yasağını kaldırdık, UEFA’yla görüşmeler yaptık. UEFA Mali Fair-Play kriterlerinden hasarsız çıkan tek takım biziz. Gelir gelmez iyi niyetle bizi tıkayan iki üç dosyayı kaldırdık. Yaptığımız sunumlarla UEFA’nın iyi niyetini kazandık.
Çok bonkör davranılmış. Al al gönder, yenisi gelsin denilmiş. Bir futbolcunun parasını ödeyemiyorsan niye geliyor? Toplumda da transfer sürecinde bu yönde bir beklenti oluşuyor. Biz denetim mekanizmasını çözdük. Tüzüğümüzün 84. maddesini genel kurulda değiştirdik. Tüzük değişikliğiyle bunu çözüp, kontrol altına aldık. Eski 84. maddeye göre harca harcayabildiğin kadardı. Bunun hesabı dönüp mali genel kurulda genel olarak ibraya sunuluyor; ama kontrolü sağlamıyordu. Şimdi ise bütçenin yüzde 10’nun üzerindeki harcama genel kurul onayına tabidir. Genel kurulun onayı olmadan o parayı harcarsan cebinden ödersin. Biz ve bizden sonra ödeyecekler, buyursun ödesinler. Bütçeyi genel kurul onaylayacak. Hatta bu değişiklik sonrası diğer kulüplerden, ‘Ayağınıza sıktınız’ yorumları geldi. Bu ülkenin bütçesini meclis onaylıyor; ama dernekler kuruluna göre yönetildiğimiz için maddedeki eksiklikten dolayı yıllar sonra borçlar önünüze çıkıyor. Bunun bir izahının olması lazım. Neye dayanarak, neye güvenerek, ne düşünülerek bu borçlanmanın içerisine giriliyor? Genel kurulda yönetimin ibra edilmemesi çok hoş bir şey değil. Kulübün itibarı ve kulübün tarihi gelenekleriyle alakalı olarak benim de içime sinmeyen bir durum… Ondan sonra geliyorsunuz ve karşınızdaki tabloyu görüyorsunuz.
Daha ödenmemiş neler var… Şu an itibarıyla menajerlere olan komisyon borcumuz 67 milyon lira oldu. Ödenmişleri bir tarafa bırakın. Geriye kalan her şeyin hesabını siz yapın. Bir yöneticinin cebi kulübün kasası, kulübün kasası da yöneticinin cebi değildir. 120-130 milyon lira geliri olan kulübümüzün bütçesi kontrollü olarak gitseydi; bir kuruş borcumuz olmazdı. 54 futbolcu transfer edip, 110 milyon Euro harcamışız, parola neydi? Şampiyonluk… UEFA’ya gidebildiniz mi? Hayır. Demek ki yanlış var. O şekilde yola çıkıp, bu şekilde fütursuzca harcamaların neticesi şu an bulunduğumuz nokta. Geldiğimiz günden beri kamuoyuna yapılan harcama ve ödemeleri paylaştık. Paylaşmaya da devam edeceğiz. Örneğin Bero transferini tüm detaylarıyla kamuoyuna açıkladık.
Bu kadar borcunuz var ve gidip bankadan kredi alabiliyorsanız kimse kusura bakmasın bu yönetim başarısıdır. 85 milyon lira banka kredisi... Kredi borcumuzun olduğu bankanın genel müdür ve yardımcılarına sunum yaptık. Borcumuzun ne şekilde ödenebileceğini anlattık. Uzun vadeli bir krediye ihtiyacımız vardı. İsimlerini zikretmeden kendilerine teşekkür ediyorum. Aldığımız bu kredinin haricinde 10 milyon şahsi kredi var içeride... Acil alınması gerekiyordu. 15 – 20 milyon bağış ve kombineden kaynaklı gelirimiz var. 23 milyon civarında para da ilk etapta Okay ve Bero’nun satışından kasaya girdi. 140 – 145 milyon lira civarında para yapıyor. Ödemeler böyle yapıldı, kimse gelip masanın üzerine para koymadı.”
“Yönetim kurulumuz 24 saat çalışıyor”
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
Yönetim Kurulumuzun oldukça özverili bir şekilde çalıştığını dile getiren Ağaoğlu, “Çalışan ekibin, işini iyi bilen olması lazım. Bizim yönetimimiz içinde beş altı arkadaşımız, fiilen günün 24 saatini kulübün içinde geçiriyor. Hemen hemen her konuda gerçekten inanılmaz bir çalışma var. 4-5 milyon euro veriyorsunuz, oyuncu getiriyorsunuz. Tesislerde yatakhanede emin olun ben üç akşam üst üste kalmam. Oyuncu orada yatıyor. Ben asbaşkanımızdan rica ettim. İlk ve son halinin fotoğraflarını çekin diye. Takımımız kamptayken inşaat devam ediyor. Beş milyon Euro verdiğiniz insanı orada yatıramazsınız. Ciddiyetsizliktir. Eğer oyuncunun eşinin, çocukların sorunu varsa o oyuncunun performansına yansır. Futbol takım oyunudur. Takım oyununa yansır. Futbolcunun eşi orada değilse, futbolcu da mutlu değildir. Futbolcularımız ve aileleriyle ilgili bir birim oluşturduk. Başına de yönetici asistanımız olan Nilay hanımı koyduk. Burada dört beş dil biliyor demişti, yetkinlik açısından önemli ilave edelim. Futbolcuların aileleri ile alakalı ilişkileri koordine edip, sorunları çözmek için” dedi.
“En büyük proje altyapımız”
Kulübümüze gelir sağlamak adına çalıştıklarını vurgulayan Ağoglu, “Şu anda üzerinde çalıştığımız iki enerji, bir de gayri menkul projesi var. Artı sponsor gelirlerini artırıcı çalışmalarımız var. Bununla alakalı önümüzdeki hafta önemli bir toplantı gerçekleştireceğiz. Birtakım neticeler elde edeceğimizi tahmin ediyorum. Onun ötesinde ileriye dönük olarak en büyük kaynak altyapımızdır” şeklinde konuştu.
“Transfer çalışmalarımız devam ediyor”
Transfer çalışmaları hakkında da bilgi veren Başkanımız, şu ifadeleri kullandı: “Bugünlerde Yusuf ve Abdulkadir ile ilgili birtakım rakamlar ortalıkla dolaşıyor. Henüz bu iki oyuncumuz, bana göre hak ettikleri piyasa değerini yakalamış değiller. Benfica’nın 20 milyon dolarlık teklifi vardı. 14 milyon dolar nakit, 6 milyon dolar karşılığında dört futbolcu teklif ettiler. Benfica’ya baktığınızda 80 milyon dolar kar etmiş. Kadrosunda 90’a yakın futbolcu var. Dönüp bakıyorum; futboldan böyle para kazanılır. O kadar profesyoneller ki bu konuda… Bize yaptıkları teklifte özellikle bir oyuncuları ile alakalı olarak neredeyse dünyanın en iyi oyuncusunu yok fiyatına, ki yok fiyatı denen rakam 8 milyon dolar. Bize 5 milyon dolara vereceklerini söylediler. Ben, ‘5 milyon değil 500’e versen de almıyorum’ dedim.
Şu anda talip olduğumuz üç futbolcunun kulüp başkanı ile bizzat görüşüyoruz. İlk etapta bir sol kanat, iki stoper transfer etmek istiyoruz. Bugüne kadar bunun bekletilmesinin sebebi neydi? Şu borçlar ödenmeseydi Trabzonspor Kulübü lisans alamıyordu. Süper Lig’de mücadele etme hakkını kaybediyorsun.
Alınacak oyuncular belli. Büyük ihtimalle yarından itibaren görmeye başlayacak taraftarlarımız. Sosyal medyanın en az yüzde 30’unu menajerlerin manipüle ettiğini biliyoruz. Bir anda patlıyor, bilmem kim? Bir anda yükleniyorlar; ‘Come to Trabzonspor!’ Bu kim? Benim bu oyuncuya ihtiyacım var mı? Bu oyuncunun maliyetini karşılayabilir miyim? Sosa gibi futbolcu tabii ki kadromda olsun isterim. Böyle topçu alınacaksa Messi’yi de getiririm. Kulübüne para ödeme, oyuncuya para ödeme. Geldiği zaman büyük başkan, omuzlardasın. Beş ay sonra para ödeme. Kapını hacizlerler. Finansal sıkıntının içine girersiniz.
Bu transfer işiyle alakalı olarak 8 kişi çalışıyor ve neredeyse 24 saat çalışıyor. Ramazanda sahura kadar, sürekli çalışıyorlardı. Kılı kırk yarıyoruz. Hesaplar yapıldı, kitaplar yapıldı. Birini 700-800’e bağlayacakken 2’ye, 2.2’ye fırladı. Her şeyin bir zamanı var. Kafamızda bir program vardı, o program dahilinde gidiyoruz. Tabii ki yerli futbolcu benim yıllardır savunduğum şey. Yüksek kalorili kömür madeninin üzerinde oturacağım, sonra ucuz kalorili kömür satın alacağım. İnsana gülerler.”
“Kadro maliyetini düşürdük”
Profesyonel kadronun maliyetinin sezon sonunda 32 milyon Euro olduğunu belirten Ağaoğlu, “ Kadro maliyetimiz gidenlerle 23 milyon Euro’ya düştü. Gelecek olanların da yıllık maliyeti üç milyon Euro’yu geçmeyecek. 1’e alacağın futbolcuyu neden 3’e alıyorsun? Olmuyorsa hemen rotanızı başka tarafa çevireceksiniz. İstanbul’da biz üç kişiyiz. İşimizi gücümüzü bıraktık. Üçümüzün de işiyle alakalı ciddi kayıpları var. Çünkü işimizle ilgilenemiyoruz. Finanstan Sorumlu Başkan Yardımcımız Ertuğrul Bey, profesyonel olarak öyle bir insan ki ben Türkiye’de hiçbir insanın kadrosunda barındıramayacağını düşünüyorum. Önder Bey Ankara’da, FIFA ve UEFA’dan sorumlu. Son derece tecrübeli. Müminhan Bey tüm bürokratik işlemlerimizi yürütüyor. Bunlar özveri ile çalışan insanlar. Üç ayda yaptıklarımızı kamuoyuna yeteri kadar anlatamadık. Bazı organlarda bilinçli olarak dikkatler farklı noktalara kaydırılıp eleştirel gözle bakıldı. Arada hata yapmadık mı, yaptık. Mutlaka yapmışızdır” diye konuştu.
“Ciddi profesyonel kadromuz var”
Kulübümüze karşı bir vefa borcunun olduğunu vurgulayan Ağaoğlu, “Ahmet Ağaoğlu’nu, Ahmet Ağaoğlu yapan Trabzonspor Kulübü’dür. Vefa borcumuz var. Allah’a şükürler olsun; böyle bir dönemde geldim. Para kasadayken herkes başkanlık yapar. Kötü gidişi durdurmamız lazım. Kulüp içi idari disiplinin sağlanması lazım. Trabzonspor’u Trabzonspor yapan hüviyete kavuşulması lazım. Kulübün ciddi bir profesyonel kadrosu var ve hepsi yetenekli arkadaşlar. Yeterli derecede kullanılmış mı derken, her şeye yönetici ve kulüp başkanı burnunu sokarsa yeterli derecede kullanılmaz” diye konuştu.
“Şampiyonluk sözü vermedik”
Kimseye şampiyonluk sözü vermediklerini söyleyen Ağaoğlu, şöyle devam etti: “Göreve geldiğimiz zaman bizden öncekilerin verdiği sözü vermedik. Bu vaziyette şampiyon olamazsınız. Sırtın açıkken böyle sözler veremezsiniz. Önce o açığı kapatacaksın. Şunu söyledik; her zaman yarışın içinde olacağız. Kadromuzda çok önemli oyuncular var. Hatta birçok kulüpte bu oyuncular yok.”
“Burak Yılmaz’ın güçlü bir bünyesi var”
Burak Yılmaz’ın çok önemli bir futbolcu olduğunu dile getiren Ağaoğlu,“Burak’ın kasığında ikinci bir sıkıntısı vardı. Hep morfinle oynama hırsı, arzusu maalesef tekrar ameliyat olmasını gerektirdi. Operatör, 4-5 haftada oynayabilecek duruma geleceğini söyledi. Antrenman değil. 90 dakika oynayacak duruma gelir. Burak’a sorsanız 2-3 hafta sonra oynar. Salı günü akşamı konuşuyorum, ‘3 gün dinlenip Slovenya’ya kampa giderim’ diyor. Ben, “Yat yattığın yerde” dedim. Burak, ameliyat oldukça güçleniyor. Son derece güçlü bir bünyesi var. Bunlar avantaj, ama bazen o avantajı kullanmaması gerektiği yerde kullanınca bu tür problemlerle karşılaşıyoruz. Burak en fazla 1- 1,5 maç kaybeder” dedi.
“Altyapı projesinin bir parçası 1461’dir”
Başkanımız Ahmet Ağaoğlu, 1461 Trabzon ile ilgili gelen soruya, şu cevabı verdi: “Geldiğimiz anda bunu söyledik. Tamamen yüzde yüz Trabzon’un altyapısından, Trabzon’daki takımlardan oyuncu grubu oluşturamazsınız. Trabzon’dan yetişmiş oyuncularla Trabzonspor felsefesini benimsemiş oyunculardan oluşan bir takım kurmalısınız. Ancak Trabzonsporluluk ruhuyla mücadele eden oyuncularla bir noktaya gidebiliriz. Gözümü kapattığım zaman sahadaki 11’e bakıyorum, neredeyse 6-7 futbolcusu yabancı. Geldiğimizde anlatmaya çalıştık; ama bu bilinçli olarak çarpıtıldı. Altyapı projesinin bir parçası 1461’di. Altyapıdan alacaksınız, ara lig oynayacaksınız sonra da Süper Lig’e gelecek. Bu son derece mükemmel çalışırken bir baktık ki neredeyse amatöre kadar düşecekti. Bunu yeniden canlandırıyoruz. 18-19 yaşında Anadolu’dan topladığımız gençler bu sene 1461’de mücadele edecekler. Ünal Hoca’nın kadroda düşünmediği oyuncular da 1461’e gidecekler. Bu bizimle olur veya bizden sonra gelecek olan yönetimlerle olur. Sistem ve gidilmesi gerekilen yol bu. Bunu değiştirilemez bir noktaya getirmeye çalışıyoruz.”
“Ünal Karaman bir teknik direktörden daha fazlasıdır”
Teknik Direktörümüz Ünal Karaman’ın bir teknik direktörden daha fazlası olduğunu vurgulayan Ağaoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Bu mücadeleyi vermiş, İstanbul takımları 3 verirken 1’e Trabzon’a gelmiş olan, Trabzonspor ruhunu canlandıracak olan, motivasyonu verecek olan, Trabzon insanıyla gidip çay içecek ve muhabbet edecek olan… Bu takımın hocası, bu kentin bir parçası, onu şehirden kopartamazsınız. Ahmet Ağaoğlu, bu şehrin bir parçası. Ünal Hoca’nın da verdiği mesajlar bu yönde. Hak edenin formasını sırtına kendisi giydirir. Samimiyetine inandığı oyuncuyu sonuna kadar sırtında taşır. Ünal Hoca’nın formaları soyunma odasında asılıdır. O formayı hak eden giyer. Ne dedik biz, o forma senin üstünde değil, sen onun içindesin. O formanın içine girdiğin an sen onun gereğini yapmak zorundasın. Süper Lig’de kaç tane hoca ayda 150 bin TL’ye çalışıyor. Maliyet kısmı bir kenara, ‘Ben para konuşmaya gelmedim’ dedi Ünal Hoca.”
“Yanyanayız”
Herkesin birbirine çok yakın olduğunu söyleyen Ağaoğlu, açıklamalarını şu şekilde sürdürdü: : “Bizim bir sloganımız var. #Yanyana diye. Başkan, yönetici, futbolcu, taraftar, kent hepimiz yanyanayız... Her şeyi rahatlıkla konuşabildiğimiz bir yönetimimiz var. Herkes özverili çalışabildiği için çok rahat düşüncelerimizi paylaşabildiğimiz bir ortam var. Oyuncularımızı da bu seviyelere getirmeliyiz. Oyuncularımız zor günlerden geçti. Daha önce söz verilmiş, parası ödenmemiş, ve bu sürekli tekrar etmiş. Sonra biz geldik, ödeyeceğiz dedik. Oyuncular da haklı olarak “Sizden öncekiler de aynısını demişti’’ diyerek sitem ediyor. Haklılar.
Ne diyoruz biz; #Yanyana… Ne yapacaksak beraber yapacağız. Ben şunu anlatmaya çalışıyorum taraftara: Siz taraftarsınız ben de taraftarım. Ben de taraftardım. Yarın da siz yöneteceksiniz bu kulübü. Benim de maç bileti alacak param yoktu. Trabzonspor, İstanbul’a yılda üç – dört kez gelirdi. Kitap parası isterdik, Trabzonspor maçına bilet alırdık. Kombine 250 TL diyoruz; ama o paraları nasıl bulduğunun hesabını yapmıyoruz. Babasından aldığı 20 TL harçlığın yarısını kulübe gönderen taraftar var. Onların içerisinden gelen birisiyim ben.
Hep birlikte yapacağız bunu. ‘Bize her yer Trabzon’ diyoruz. Bunu içimizdeki acıdan, ukdeden diyoruz. Ben de isterdim Faroz’da oturup çay içerken Trabzonspor’u konuşmayı...
Taraftar gruplarından farklı sesler geldiği konusu bana da çok yöneltilen sorunlardan biri. Bu biraz kronikleşmiş bir sorun. Ortadan kalkmaz mı? Elbet kalkar. Ama üç – beş ay içerisinde ortadan kalkacak bir sorun değil. Yöneticisi, futbolcusu ve kent insan hepsi bir araya gelerek ve süreç içerisinde düzeltilebilir. Bununla ilgili bir çalışmamız var ve bayağı da uğraşıyoruz.”
“Formamız ateş ediyor”
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
Yeni sezon formalarının çok güzel olduğunu belirten Ağaoğlu, “TS Club ürünleri ve mağazalarının yetersizliği de çok önümüze geliyor. Bunun için de yoğun çalışmalar yapıyoruz. Neticede her şey ticari. Orada ayrıca bir zarar ettirecek bir yatırımın içerisine girmenin anlamı yok. Ürünlerin yetersizliği konusunda çok şikayet var. Pahalı olduğu söyleniyor; ama ona pek katılamıyorum. Çeşitler arttırılabilir. Ama bu seneki formamız bana göre ateş ediyor. Giy üstüne, düğüne git. Gittim de hatta!”
“Gökdeniz Ahmet Ağaoğlu’na kırılmaz”
Başkan Ahmet Ağaoğlu, eski futbolcumuz Gökdeniz Karadeniz ile ilgili sorulara şu yanıtı verdi: “Bütün camia şunu bilsin, Gökdeniz Karadeniz’in kendisine sorsunlar, Gökdeniz Ahmet Ağaoğlu’na kırılmaz. Gökdeniz özel bir oyuncudur, benim için daha da özeldir. Maaş alamadığı zaman benim yanıma gelip ‘Başkanım bana para vermeseniz de olur ancak şu, şu oyunculara ödeseniz’ demiş ve bir sezon boyunca para almadan oynamış bir oyuncudur. Her gördüğümde her yerde söylerim, bu çocukların hakkını ödeyemeyiz. Benim sosyal medya hesabıma girenler biliyordur, benim bir tek futbolcuyla fotoğrafım vardır. O da Gökdeniz Karadeniz’dir. Oradan anlarsınız sanırım.”
“Ben Trabzonspor sevdalısıyım”
Kendisine futbolu sevdiren değerlerden bahseden Ağaoğlu, “Çok büyük paralar teklif edildiği zaman Cemil Usta, ‘Ben Trabzonspor Kulübü’nün kaptayım, para için bir başka takımın kaptanının arkasında sahaya çıkmam’ dedi. Ben o kadar futbolu seven bir insan değilim, ben Trabzonspor sevdalısıyım. Bana bunlar Trabzonspor’u sevdirdi” açıklamasını yaptı.
“Fenerbahçe bu rakamlara Euroleague’i kazandı. Biz küme düşmekten zor kurtulmuşuz”
Trabzonspor Basketbol Kulübü’ne bugünkü ismiyle 2008’de Trabzonspor Yönetim Kurulu kararıyla isim hakkı verildiğini hatırlatan Ağaoğlu, “İdari ve mali olarak bizle hiçbir bağı olmayan bir yapı, sadece isim hakkı verilmiş. Geldiğimizde gördüğümüz şeylerden bir tanesi şu: Trabzonspor Kulübü’nden 11 milyon TL’lik bir para basketbol derneğine gönderilmiş. Ve bunun hiçbir karşılığı yok. Ne bir yönetim kurulu kararı var, ne bir sponsorluk anlaşması var. Doğal olarak basketbol kulübüne giden bu para bizde açık gözüküyor. Bu kadar şeyle uğraşırken bunun tartışmasını da yapacak değilim. Buraya bu kadar para gitti, ödeyin dedik. Noter kanalıyla ödeyin dedik. Ödemiyorum deyin, sponsorluk deyin. O parada bu taraftarın hakkı var. Nedir bu para, bunun bir adını koyun. Trabzonspor Kulübü’nde bu paranın gönderilmesiyle ilgili bir yönetim kurulu kararı yok. Hiçbir kaydı olmadan gönderilen bir para. Biz bunu istedik. Elbette yapılması gereken bir şeydi ama usul hatası olmuştur. Onu kabul ediyorum. Sonuçta bu marka, benim markam. Trabzonspor bir marka, bir değer. Trabzonspor’un oyuncuları parayı alamadıkları için sahaya çıkamadıklarını söyledikleri zaman ne düşünüyorsun? Benim markama geliyor bu zarar. Trabzonspor markasını satarak benim borsada hisselerim işlem görüyor. Ben bunun idaresinde yokum, bütçesinde yokum. İsim hakkını vermişim, o zaman isimi buralara düşürmeyin. Düşürmeyin de bu sıkıntıları da yaşamayalım. Paralara bakıyorum, Fenerbahçe bu rakamlara Euroleague’i kazandı. Biz küme düşmekten zor kurtulmuşuz. Bizim dünya kadar işimiz varken, bunun üzerinden de bir bardak fırtına koparılması doğru değil. Ne Trabzonspor basketbolu kaybedelim ne de hentbolu, ne atıcılığı kaybedelim. Ama Trabzonspor kayboluyor, bir de buradan bakalım.”
Başkan Ahmet Ağaoğlu, sözlerini şöyle noktaladı: “Bizi iyi göreni bizim farklı görme durumumuz yok. Zaman zaman bir takım sıkıntılar oldu bazı kulüplerle. Sporun etik ve temel kurallarına her kulübün ve yöneticinin saygı göstermesi lazım. Ben benim kulübümden sorumluyum. Ben benim kulübümü bu ülkede iyi şekilde temsil etmek zorundayım. Benim ağzımdan çıkacak sözün bedelini ben değil, camia öder. Ben bu sorumlulukla kulüp başkanlarının, yöneticilerinin hareket ettikleri sürece hiç bir sorun yaşanacağını sanmıyorum. Sen benim, ben senin hakkına saygı gösterirsem neden sıkıntı çıksın? Sıkıntı nerede çıkar? Futbolda anarşi diyorlar. Sporda anarşi yoktur. Ali Koç’un ağabeyi rahmetli Mustafa Koç, benim arkadaşım değil; 30 yıllık dostumdu. Sayın Ali Koç ile uzun yıllardır tanışırım. İlişkimiz her zaman olmuştur. Mustafa Bey ile dostluğumuz vardı, Ali Bey ile arkadaşlığımız yok, senede iki üç defa birbirimizi görmüşüzdür. Fikret Başkan ile de aynı… Aynı frekansta olmak zorundasınız.”