4 Şubat Dünya Kanser Günü
Avrasya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yavuz Özoran, doğru korunma stratejileri ile kanser olgularının üçte biri önlenebileceğini belirtti.
4 Şubat Dünya Kanser Günü nedeniyle bir açıklama yapan Özoran, kanserde erken tanının önemine vurgu yaparak “Kanser hastalığının belirtileri olabilecek uzun süre iyileşmeyen yaralar, dışkılama ve idrar alışkanlıklarında değişim, beklenmeyen kanama ve akıntılar, meme veya vücudun herhangi bir yerinde elle algılanabilen şişlikler, yutma güçlüğü, hazımsızlık, siğil ve benlerde değişiklik, sebepsiz ani kilo kaybı, uzun süre ses kısıklığı, öksürük olunca hekime başvurulması erken tanı tedavi için önemlidir” dedi.
Her yıl 4 Şubat Günü’nün Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü’nün önerisi ile dünya genelinde bir halk sağlığı sorunu olan kansere karşı bilinçlenmeyi, korunmayı, erken tanı ve tedaviyi amaçlayan toplumu bilgilendirmeye yönelik etkinliklerin yapıldığı bir gün olarak değerlendirildiğini kaydeden Özoran "Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü’nün 170 den fazla ülkede 2 binden fazla üyesi bulunmaktadır. Örgüt ‘Bulaşıcı Olmayan Hastalıklara Karşı Güç Birliği Platformu‘ üyesidir. Dünya Kanser Günü’nde kanserin önlenmesi ve kontrolüne yönelik politikaların etkinliğini ölçmeye yönelik hedef ve göstergeler ortaya koymak, küresel kalkınma gündeminde kanserin önceliğini arttırmak, kansere karşı küresel eylem gerçekleştirmek amaçlanmaktadır. Bu amaçlar için toplumun kanser konusunda bilgilendirilmesi, korunma yöntemlerinin bireylere kazandırılması, erken kanser bulgularının tanıtılması ve erken tanı tedavinin sağlanabileceği açıklanmaktadır” diye konuştu.
“Kanser sebebi bilinen ölümler sıralamasında kalp-damar hastalıklarından sonra ikinci sırada yer almaktadır” diyen Özoran “Yaşam kaybına neden olmasının yanı sıra; sebep olduğu sakatlıklar, tedavisinin yüksek maliyetli oluşu, iş gücü kaybına yol açması ile ülke ekonomisine olumsuz etki etmektedir. Ayrıca kanser hastasının ailesi ve yakın çevresinde sosyal sorunları da beraberinde getirmektedir. Oysa doğru korunma stratejileri ile kanser olgularının üçte biri önlenebilir.Kanser bir organ ve dokudaki hücrelerin kontrolsüz olarak çoğalması ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Kanser korunulabilecek bir hastalıktır. Çevresel etkenler yüzde 90 oranında etkilidir. Kötü beslenme, hareketsiz yaşam (sedanter yaşam), tütün ve alkol kullanımı, güneş ışığının zararlı etkilerine maruz kalma gibi etkenlerin kontrol altına alınması kanser görülme sıklığını azaltacaktır. Toplumda kanser görülme sıklığı cinsiyete-yaşa göre değişmektedir. Erkeklerde en sık akciğer ve prostat, kadınlarda yaşla birlikte artış gösteren en sık meme kanseri (her dört kadından birinde), çocuklarda lösemi dikkati çekmektedir. Gençlerde (15-24 yaş grubu) erkeklerde testis, kadınlarda tiroit kanseri ilk sırada yer almaktadır. Erken tanı ve tedavi ile kanser hastalarında önemli ölçüde iyileşme sağlanabilmektedir. Bu nedenle periyodik sağlık kontrollerinin yapılması önerilir. Sağlık Bakanlığı’nın Ulusal Kanser Tarama Programı kapsamında 30-65 yaş arası kadınlarda 5 yılda bir (HPV) ve papsmear testi ile rahim ağzı kanseri taraması, 40-69 yaş arası kadınlara 2 yılda bir mamografi çekimi ile meme kanseri, her iki cinste 50-70 yaş arasında dışkıda gizli kan incelemesi ile kolorektal ( bağırsak ) kanseri taraması önerilmektedir. Kanser hastalığının belirtileri olabilecek uzun süre iyileşmeyen yaralar, dışkılama ve idrar alışkanlıklarında değişim, beklenmeyen kanama ve akıntılar, meme veya vücudun herhangi bir yerinde elle algılanabilen şişlikler, yutma güçlüğü, hazımsızlık, siğil ve benlerde değişiklik, sebepsiz ani kilo kaybı, uzun süre ses kısıklığı, öksürük olunca hekime başvurulması erken tanı tedavi için önemlidir. Unutmayınız erken tanı hayat kurtarır” diye konuştu.